Kırklareli
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

YENİ DÜZEN, AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI, ADİL GEÇİŞ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ!

25 Ağustos 2023, Cuma 17:55

  Küresel Isınma ve İklim Değişikliği; aşırı sıcaklar, aşırı kuraklık, aşırı yağışlar, okyanusların asitleşmesi, azalan ormanlar, donmuş toprakların çözülmesi, orman yangınları, pandemiler, biyoçeşitlilik kaybı vs... ile gezegenimizi iklim krizinden de öte adeta ekolojik bir yıkıma  uğratıyor. Gezegenimizi yaşanmaz hale getiren sermaye sınıfları, iklim krizine çözüm olarak, Yeşil Yeni Düzen /Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı çözüm olarak öneriyorlar ve sorunu  karbon emisyonlarından, sera gazlarından ibaret bir sorun olarak görüyorlar. Böyle olunca da iklim sorununun nedenleri çarpık, çarpıtılmış bir şekilde sunuluyor. Buna göre emisyon artışı fosil yakıtlara bağlanıyor. Fosilden çıkmak için de  yenilenebilir enerji ve otomobil vb. sektörlerde elektrifikasyon çözüm olarak öneriliyor. Bu yaklaşım, enerji kaynağı olarak  fosil yakıttan kurtulduğumuzda iklim krizinin de çözüleceğini varsayıyor. Emisyon artışı bir sonuçtur, iklim krizi hesaplarından çok daha karmaşık bir sorundur. Tek sorun emisyonsa otuz yıldır karbonsuzlaştırma neden başarılamadı? O kadar ki,2050 net sıfır karbonsuzlaştırma hedefi için bir 30 yıl daha isteniyor. İlkim Sözleşmesi’nin imzaya açıldığı 1992’den başlarsak fosil enerji kaynağından yenilenebilir enerji geçişi neden 60,70 yıl sürüyor? Kapitalizmi, emek ve doğa sömürüsünü, emperyalizmi, sömürgeciliği tartışmadan iklim krizinin nedenleri anlaşılamaz. Nedenlerini kavramadan iklim krizi çözülemez, iklim sorunu ağırlaşarak 2050’ye hatta 2100’e ertelenir. Nasılsa iklim krizinin faturasını iklim krizini yaratanlar değil de, iklim krizinde hiçbir sorumluluğu olmayan korumasız yoksul kesimler ödeyecektir. Yenilenebilir enerjiye geçişin iklim krizini  çözeceği masalını  halka anlatıyorlar. Enerji talebi, üretimi, enerjinin hangi amaçlarla kullanıldığı, enerji sektöründe mülkiyet ilişkileri, enerjinin bir meta olarak alınıp satılmadığı, planlama, enerji üretiminin ve tüketiminin yarattığı toplumsal ve ekolojik eşitsizlikler, tüm bunlar kapitalist üretim biçiminin işleyiş sürecinde biçimlenirler. Yenilenebilir enerjiye geçildiğinde de bu parametreler varlığını sürdürür. O nedenle kapitalist işleyiş sürecini değiştirmedikçe, yalnızca fosil enerjiden yenilenebilir enerjiye geçilerek ne iklim-ekolojik sorunlar ne de enerji yoksunluğu ve yoksulluğu sorunları çözülür. Yenilenebilir enerjiyi bu bağlamda düşünmek gerekir. Ayrıca nükleer enerjinin de yenilenebilir enerji kapsamına alınması ayrı bir tartışma konusudur. Öte yandan “Adil Geçiş” fosil yakıtlı santrallerden çıkışta işsiz kalanlar için öngörülüyor. Yenilenebilir enerjiye iklim, enerji, istihdam sorununun çözecek bir Mesih muamelesi yapılıyor. Oysa yenilenebilir enerji ve pillerin üretiminde kullanılan metaller, mineraller ve nadir bulunan elementler için yoğun bir madencilik gerekli. Madencilik sektörünün yarattığı ekolojik ve toplumsal yıkımına  Türkiye’de yakından tanığız. Kaldı ki bu madencilik geçmişte petrol savaşları gibi emperyalist bölgesel savaşlara zemin hazırlar. İstihdam kapitalizmde emek sömürüsü demektir. Sömürünün olduğu bir çalışma düzeninin adil olduğunu kimse iddia edemez. Adil geçişi bu açıdan sorgulamak gerekir. Adil olan, emek sömürüsünün ve doğa talanının olmadığı bir düzendir! Yenilenebilir enerji ile iklim sorunu çözümlenemez. Yalnızca enerji türünü  değil enerji üretiminin de yer aldığı İktisadi Siyasal ve Toplumsal sistemi değiştirmek için mücadele etmek gerekir. İklim değişikliğinden tarihsel olarak sorumlu olan gelişmiş kapitalist ülkeler; Yeni Yeşil Düzen, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Adil Geçiş ve Yenilenebilir Enerji politikaları ile emek ve doğa sömürüsünün sürdüğü, patronun patron, işçinin işçi, köylünün köylü kaldığı, iktidar sahiplerinin iktidarda kalmasının güvence altına alındığı  “Yeşil bir kapitalizm” öneriyorlar.  Bu politikaların iklim değişikliği, ekolojik yıkım, emek sömürüsü, yoksulluk, iklim adaleti, iklim borcu ve iklim sömürgeciliği sorunlarını çözmeleri  bir yana, daha da derinleştireceklerdir. Kapitalizmin yarattığı iklim krizine kapitalist sistem içinde çözüm bulunamaz. (Kapitalizm her şeyin sınırlı olduğu bir gezegende sınırsız büyümek zorunda olan bir üretim biçimidir. Kapitalizm bu niteliği doğanın kendisini yenilemesine izin vermiyor. Kapitalizm öncesi üretim tarzlarında böyle bir nitelik yok.) Çözüm ekososyalist stratejiyi yaşama geçirmekte. Ekososyalist stratejiyi yaşama geçirecek özneler ise kimi emek örgütleri, sol-sosyalist partiler, iklim, ekoloji, kadın mücadelesi verenler, sömürgeciliğe karşı Güney’de mücadele edenler. Ezcümle; İklim krizinin çözümü ekososyalistlerde!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum