Kırklareli
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

LAİKLİK VE DİYANET!

10 Ağustos 2023, Perşembe 11:54

Laiklik demokrasinin ön koşuludur. Egemenliğin gökyüzündeki Tanrı’da değil, yeryüzündeki halkta olmasıdır . Yasaların kaynağının “din”(kutsal kitaplar) olmadığı, “insan Hakları”nın  olduğu rejimdir. Laiklik; teokrasinin (dine dayalı yönetim)   antitezidir.  Bir Aydınlana ve Modernite Devrimi olan Türk Devrimi’nin temeli laikliktir. 1924 yılında kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluş yılları da dahil laikliğin gerçek anlamda hiç bir zaman var olmadığı yönündeki iddiaların temelini oluşturur. Bu anlayışa göre devletin bir dinin belli mezhebini (İslam- Sunni- Hanefi) finanse etmesi  Türkiye’nin laik bir devlet olmadığının göstergesidir. Bu bakış açısı teorik olarak yanlış olmasa bile eksiktir. Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’i kuran kadroların Diyanet İşleri Başkanlığı’nı devlet içine yerleştirmenin tarihsel bir arka planı vardır. 600 yıllık saltanat ve hilafet tasfiye edilirken, tarikatlar, cemaatler, tekke ve zaviyeler kapatılırken, modern laik eğitim sistemine geçilirken, medeni kanun yürürlüğe konurken, yani din siyasal-kamusal alandan özel alana gönderilirken hem dini kontrol etmek ve hem de dinde reform yapma kaygısı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşunu getirmiştir. Laik Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi nin Diyanet’ten beklediği şey “doğru dini” öğretmek ve dinin uluslaşmasını ( Türkçe ezan-İbadet) sağlamaktı. Yani tarikat ve cemaatlerin din üzerindeki kontrolünü kırma ve dinde  “reform” yapmaktır. 600 yıllık bir imparatorluktan ulus-devlete , ümmetten ulusa, teokratik bir devletten,laik devlete geçiş sürecinde atılan adımlar diyanetin kuruluşuna yol açtı. Üstelik bu adımlar sanayisiz, üniversitesiz, bilimsiz, sanatsız,felsefesiz, okuma yazma bilmeyenin %90 olduğu,feodal ve dinsel ilişkilerin hakim olduğu bir köylü toplumunda küçük bir kadro (küçük burjuvazi)   tarafından atılmıştı.Laik devletin din adamlarını memur yapıp onlara maaş vermesinin anlaşılabilir bir yanı vardır. Diyanet’in kuruluşuyla laiklik arasında varoluşsal bir ilişki var. Diyanet: 2.Dünya savaşı bitip Soğuk Savaş’ın başlaması,siyasetin merkezine antikomünizm yerleşmesi,kuruluş felsefesindeki laik-aydanlanmacı damarın gerilemesi dinselleşmeye alan açıldığı koşullarda kuruluş misyonunu yitirdi ve laikliğin altını oyan kuruma dönüştü. Tarikat ve cemaatlerin (holdingleştiler) yeniden görünür hale gelmesi, imam-hatip okullarının ve kuran kurslarının yeniden açılması, din derslerinin müfredatta yer alması, Köy Enstitüleri’nin kapatılması... “Soğuk Savaş”la birlikte Türkiye’de yönetici sınıflarının yeni yönelimleri sonucu ortaya çıktı. Sol düşmanlığı ile açılan kapıdan girenler, Menderes’in, Demirel’in,Evren’in ve Özal’ın yardımlarıyla bügüne geldiler. Türkiye’deki  yönetici sınıfının, sola karşı yardıma çağırdığı Siyasal İslamcı AKP bu süresin sonucunda, 2002’de iktidarı ele geçirdi  ve 21 yıldır iktidarda. Bugün gelinen noktada AKP’nin sıradan bir parti olmadığı ve rejim inşa eden,devletleşen,topluma ideolojisini dayatan bir parti olduğu gerçeğidir!   İşte Diyanet binlerce camisi,kuran kursları, on binlerce personeli, ve devası bütçesiyle, yeni  rejimin inşasında en önemli “ideolojik aygıt” işlevi görüyor.   Diyanet, geçen hafta yaptığı Cuma hutbesi açıklamasında İş yerlerindeki mesai saatlerinin, okullardaki ders programlarının “Cuma namazı” vaktine göre düzenlemesi gerektiği çağrısı yaptı. Bunun insan hakları ve ibadet özgürlüğünün bir gereği olduğunu ifade ediyordu. Bu İnsan hakları ve ibadet özgürlüğü kapsamına girmez. Diyanet bu çağrısıyla kamusal ve toplumsal yaşamın dini kurallara göre bilirlenmesini istedi. Bu talep laikliğe aykırıdır.  Diyanet’in bu tavrı ortada 1923’ün kurucu felsefesinden geriye bir şey kalmadığının göstergesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmasının  amcı, İslamcı istismarcılığına karşı laikliğe teminat olmaktı. Diyanet bugünkü yapısıyla laikliği karşı “koçbaşı” işlevi görüyor. Laikliği Dİyanet İşleri Başkanlığı’n dan korumak yaşamsaldır. Din devletin dışına çıkarılmalı, Diyanet kapatılmalı ve din hizmetlerinin finansmanı dini cemaatlerce karşılanmalıdır. Ezcümle; Türkiye’nin yaşadığı 100 yıllık deneyim din hizmetinin kamu hizmeti olamayacağı gerçeğidir!

Yorumlar

  • yorum avatar
    HÜSEYIN Durmaz
    11-08-2023 13:58

    Yorumlarınıza sonuna kadar katılıyorum.Diyanet derhal kapatılmalıdır.diyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum