Kırklareli
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

LAİK CUMHURİYET Mi,TEOKRATİK İSLAM CUMHURİYETİ Mİ?!  

05 Şubat 2024, Pazartesi 19:45

  Cumhuriyet; Devlet başkanının soy esasına göre değil,seçimle belirlendiği devlet biçimi. Bir başka deyişle, monarşi olmayan devlet. Hepsi bu. Cumhuriyet’in ne demokrasiyle, ne hukuk devletiyle,ne laiklik ya da diğer ilkelerle ‘kavramsal düzeyde’ bir ilişkisi var. Bir cumhuriyet ceberut,bir krallık demokrasi olabilir. Nitekim Batı ‘demokrasileri’ içinde çok sayıda ‘monarşi’ var.    Ancak ‘Cumhuriyet’i’ tarihsel bağlam içinde ele alır ve siyasal bir rejimin ismi olarak değerlendirsek, iş değişir. Her toprağın tarihsel birikimi,devlet biçimi ile siyasal rejim arasında kurulan bağın niteliğini belirler.  Türkiye’de Cumhuriyet kavramı yalnızca devlet biçimini anlatmaz. Cumhuriyet,bir asırlık boyunca kendisine yol arkadaşlığı etmiş diğer niteliklerle birlikte düşünülür.  Demokrasi,laiklik,hukuka bağlılık,sosyallik,insan hakları … Bu ilkeler içinde en yaşamsal olanı “laiklik”. Türkiye Cumhuriyeti  varlığını ancak laik olursa  sürdürür.  Laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli ve ‘olmazsa olmasıdır’.  Büyük ölçüde teokratik bir imparatorluktan Cumhuriyet’e geçiş,yalnızca monarşiye(saltanat) karşı değil,teokrasiye(hilafet) karşı da verilen mücadelenin sonucuydu.   Laiklik ya da sekülerizm demokrasinin ön koşulu. Dünyada laik ya da seküler olmayan bir demokrasi yok. Bir ülke yeryüzünde imal edilmiş kurallara göre mi yönetilecek, yoksa ilahi hükümlere göre mi,meselenin özü bu.  Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar bu soruya yeryüzünde millet tarafından imal edilmiş kurallar olarak yanıt vermişlerdir. Yani hakimiyet milletindir. Özcesi, Egemenliğin kaynağı yeryüzü kurallarıdır. Bu tercih aşamalı olarak 1937’de ‘anayasa hükmü’ haline getirildi. Yani laiklik 1937’de anayasaya girdi. Laiklik ,Türkiye Cumhuriyeti’nin temelidir. Cumhuriyet’in diğer ilkeleri,ancak laiklik sayesinde var olabilirler.  Demokratik bir siyasal sistem için laiklik tek başına yeterli değil ama önkoşul.       Cumhurbaşkanı olmasını “laik cumhuriyet’e “ borçlu olan Erdoğan, 1994 yılında “tutturmuşlar laiklik elden gidiyor… Yahu bu millet istedikten sonra, tabii elden gidecek yahu …” demiş ve eklemişti “Biz hazmettire hazmettire geliyoruz…”   Erdoğan, 1 Şubat 2024 tarihindeki Diyanet Akademisi (siyasal İslamın gelecekteki ideolojisi bu kurumdan mezun olanlar tarafından üretilecek) mezuniyet töreninde tarihsel ve sosyolojik koşullara aykırı bir şekilde şeriata(teokrasiye) düşmanlığın bizzat dinin  kendisine husumet olduğunu belirtti. Öte yandan Erdoğan,bu söylemiyle totaliter bir din  devleti projesini dile getirdi.  Hatay’da sarf ettiği “Merkezi yönetim yerel yönetimle ele ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa  o şehre herhangi bir hizmet gelmez” sözleri de bu totaliter projeyi yansıtıyordu. Erdoğan akademideki konuşmasında bu projeye biat etmeyenleri, dini hedef almakla suçladı. Belli ki Erdoğan siyasal İslamın 30 yıldır, “hazmettire hazmettire” inşa etmekte olduğu totaliter bir din devleti projesinin tamamlamak üzere olduğunu düşünüyor!   Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerine bu koşullarda giriyor. Ezcümle; Erdoğan, tarihsel anlamda yanılıyor. Bu topraklardaki laikliğin(sekülerlik) kökleri 200 yıllık geçmişe ve Modernleşme birikimine dayanıyor. Bu birikim Erdoğan’ın teokratik bir totaliter din devleti kurmasına izin vermeyecektir.         Not; Laik Cumhuriyet tartışmasız ayni zamanda  bir “kadın devrimidir” Cumhuriyetin okullarında laik eğitim görerek okuyan,Cumhuriyetin kadını ruhuna, bedenine,aklına kavuşturan devrimlerin etkisiyle,kendilerini “cumhuriyet kızları” olarak görüp övünen kadınlardan, kuşkusuz yalnızca son 25 yılla sınırlandırılmayacak, neredeyse cumhuriyetin ilanından beri örgütlenmen çabasını hiç elden bırakmayan, özellikte tarikat ve cemaat yoluyla taşradan kent çeperlerine, oradan merkezlere, hemen hemen her hükümetin açık ya da kapalı desteklediği, son 25 yıldaysa “karşıdevrim”i gerçekleştirmede başrolü  oynamakla gurur duyulan kadınlara gelindi. Birincisinde Cumhuriyet rejiminin kendilerine sağladığı haklar, çıkardığı yasalarla “cumhuriyet fazilettir” anlayışını pekiştirmesi beklenen “cumhuriyet kızları”, ikincisinde belki de kadın özgürlüğünü cumhuriyet kızlarından  daha iyi kullanarak ve elbette “dini siyasete alet etme”nin teşvik edilmesinin de kolaylığıyla “kale” yi içerden fetheden, liderlerinin ayrımcı ve ötekileştiririm diliyle “benim başörtülü bacılarım”          Bir kadın devrimi olan Cumhuriyet şimdi bir kadın karşıdevrimidir!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum