Kırklareli
28 Nisan, 2024, Pazar
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

İRAN VE AFGANİSTAN’DAN SONRA TÜRKİYE’DE DE Mİ ,TEOKRATİK REJİM KURULACAK.?

16 Ağustos 2023, Çarşamba 11:34

Teokrasi dine dayalı yönetim biçimidir. Teokrasilerde din adamlarından oluşan “ruhban sınıfı”,kendisini dinin temsilcisi veya Tanrı ile dünya arasındaki aracı işlevi gören çok önemli bir kurumdur. İran’da Ayetullah-Mollar, Afganistan’da “Taliban uleması”, Teokratik bir monarşi olan Osmanlı’da “ulema” ruhban sınıfına örnekler. Türkiye’de 117 bin personeli, Diyanet Akademisi,bir çok icracı bakanlığı aşan bütçesi ve vakıflarıyla, süreç içinde kuruluş amacından(dinin istismarını önlemek) saparak teokrasinin antitezi laikliğin altını oyan bir kuruma dönüşen “Diyanet” tam anlamıyla ruhban sınıfına bir örnektir. Tarihsel ve kültürel bağlarla birbirine az çok benzeyen bu üç ülkenin modernleşme süreçleri, sınırlı zaman dilimin de olsa bile, bir kesişme yaşandı. Osmanlı modernleşmesi çok daha önce başlamış olmasına rağmen Cumhuriyet’in ilanı sonrası ivmesi artığı gibi Atatürk’ün girişimleriyle de bu üç ülke bir birine yakınlaştı. 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde, kısa süreliğine de olsa Türkiye,İran ve Afgan topraklarında az çok benzer “modernleşme” çabalarıyla dünyanın bu kısmında yeni bir eksen oluşturdu. Afganistan’da Emanullah Han’ın önderliğinde başlayan bu deneyim çok kısa ömürlü oldu. Şimdi, bu dönemdeki Kadın fotoğrafları Afgan kadınlarının rüyalarında büyük yer kaplıyor. İran’da 1978’de Şah Rıza Pehlevi’ye karşı başlayan “devrim” in mollalar tarafından karşıdevrime dönüştürülmesiyle yaklaşık 60 yıl sonra sona erdi. Türkiye’de ise 100’üncü yılında hale ayni yönde devam ediyor gibi görünse de (son 20 yılda bir Soğuk Savaş dönemi imalatı Siyasal İslamcı’ların iktidar olması) yolun sona ereceğini düşündürüyor!. Cumhuriyet rejimi ve laik hukuk sistemin inşa edilmesi, geçmiş parlamento deneyimi modern bir devlet görünümüne ulaşmamızı sağladı. Demokrasinin ise arkadan geleceği var sayıldı. Türkiye tüm handikaplara rağmen modernleşmeyi yüzüncü yıla kadar taşınmayı başardı. Afganistan ve İran bunu başaramadığı için çok zor durumdalar. Bizim de Siyasal İslam’cı iktidarla birlikte Afganistan ve İran’ın yaşadığı o zorlu yolculuğuna çıkarıldığımızı söylemek mümkün! 15 Ağustos,Taliban’ın Kabil’e ve Afganistan’a ikinci kez hakim oluşunun ikinci yıl dönümüydü. Dünyanın ve Kadınların gözü Afganistan’da. Teokratik rejim kuran Taliban fıtratı gereği İnsan Haklarını tanımadığı gibi kadınları insandan saymıyor. Kadınları ve kız çocuklarını erkeklerin emrinde ev köleleri olarak görüyor. Kamusal alana çıkışları yanlarında akraba erkeklerin bulunması koşuluna bağlı. Kadınlara ilkokul sonrası okullar yasak.Kadınlar yeraltı okulları ile bu sürece direnerek ve büyük tehlikeleri göze alarak eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. İran’da 1978 yılında devrimle saltanat(Şah) yıkıldı ama ardından 1979 yılında Ayetullah ve Mollalar karşıdevrimle iktidarı ele geçirdi ve Teokratik yeni din devletini kurdu. Kamusal alanda herkese “müslümanmış” gibi görünme davranışını dayatan bir İslam Cumhuriyeti İran. Ayetullah ve mollaların (ruhban sınıfı) egemen olduğu Siyasal bir sistem. Bir kadının yönetici olması ise anayasal olarak engellenmiş. Öte yandan kadınlar başlarını açmak için canları veriyorlar. Din bu ülkelerde iktidar aracından başka bir şey değil. İran’da Ayetullahlar-Mollalar, Afganistan’da Taliban ve uleması insanları zorla cennete götürme dayatmaları; bu ülkelerde yeryüzü cehenneminin yaşanmasına yol açıyor . Yeryüzünü cehenneme dönüştüren Teokrasinin antitezi laikliktir! Laiklik samimi müslümanların, müslüman kalabilmesinin de ön koşuludur. Laiklik demokrasinin ön koşulu olduğu gibi modernleşmenin de temelidir. AKP, bir taraftan antilaik uygulamaları yaşama geçirirken diğer taraftan da laiklik- demokrasi birikimini yok etmek isteyen kesimlerlerin (tarikat ve cemaatların) önünü açıyor! Karma eğitimin ve kadın-erkek eşitliğinin hedef alınmasını bunun çarpıcı göstergeleri. Ezcümle; 20’inci yüzyılın ilk yarısında dikkat çeken modernleşme ekseni yüzyıl sonra dinselleşme eksenine dönüşmüş durumda.Diğer iki ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Teokrasi yolunda adımlar atılmakta. Türkiye’de Siyasal İslamcı iktidar “inancı gereği kadın kıyafeti” kavramını anayasaya sokmaya çalışıyor. Türkiye’de ki kadınlar İran’lı ve Afganistan’lı kadınların çıkmaya çalıştıkları çıkmaza sürüklenmek isteniyorlar. Türkiye’deki kadınlar bu tuzaklara düşmemelidir. Not;Teokratik rejimler Orta Çağa ait rejimler. Hıristiyan olan ülkeler Aydınlama ve Modernite Devrimleriyle kendi Orta Çağlar’ını yani Teokratik rejimlerini geride bırakmışlardır. Bugün Hıristiyan Şeriatı(teokrasi) ile yönetilen bir tane bile bir Hıristiyan ülkesi yoktur. İslam dünyasın da ise 20.ci yüzyılın ilk çeyreğinde Aydınlanma ve Modernite Devrimlerine başlayan Afganistan ve İran’ın geldiği yer, yeni Orta Çağ iken Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ise kaygılarımızı arttırıyor. Türkiye’yi saymazsak dünya da teokrasi ile yönetilmeyen bir tek laik İslam ülkesi bulmak mümkün değildir!

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum