Kırklareli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

Denge

15 Ağustos 2022, Pazartesi 15:09

                                                                         

Dengemizi kaybedersek düşeriz. Bu yüzden dengeleri gözetmek ve dikkate almak çok önemli.

23Eylül 2021’de Merkez Bankası 100 baz puan faiz indirimine gitti. Eylül ayında başlayan faiz indirimleri döngüsüyle ile ülke ekonomisi çıkmaz bir sokağa girdi. Eylül ayında dolar kuru arka kapı döviz satımıyla 8,70 TL civarındaydı. Enflasyon ise TUİK’e göre Tüfe % 19,58 idi. O günden bu güne dolar kuru iki katından fazla, enflasyon ise dört katından fazla arttı. Vatandaşın alım gücü yok edildi. Ülke olarak fakirleştik. Bu esnada tüm dünya merkez bankaları yükselen enflasyona karşı faiz silahını kullanırken, bizim Merkez Bankamız ise faiz indirim silahını kullanmayı tercih etti. Sonuçlarını acı bir şekilde ülke olarak yaşıyoruz. Faiz indirim döngüsüne devam eden iktidar bir yandan olmayan dövizi arka kapıdan satmaya da devam etti. Bu yetmeyince dövizi dengelemek için, daha önce denenen ve ülke ekonomisine büyük zarar verdiği için vazgeçilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemini kurtarıcı olarak getirdi. KKM ile dövizi belli bir süre dizginlemeyi başarsa da, yeni akılcı ekonomik politikalar oluşturulmadığı için, dolar KKM açıklamadan önceki seviyelerine yerleşti. KKM’nin şu an ülke ekonomisine maliyeti 60,6 Milyar TL. Bundan sonrada ne kadar bütçeden para aktarılacağı bilinmiyor. İktidar gerek çeşitli düzenlemelerle gerekse zorlaştırıcı uygulamalarla vatandaşın ve şirketlerin birikimlerini KKM’ye yönelmesi için büyük çaba harcıyor. ABD enflasyonu %8,5 olduğu bir dönemde ABD 2yıllık ve 10 yıllık tahvil getirilerinin %2,5-%3 bandında olduğu bir seviyede, dövize verilen sıfır faiz ile vatandaşın birikimi günden güne eriyor. Tüm dünya ekonomileri tasarrufu, birikim yapmayı teşvik ederken biz harcamayı teşvik edip ekonomide canlılık yaratmaya çalışıyoruz. Muhalefette bu konuda popülist davranıyor. Gerçek sorunu görmezden gelip bu sistemde parasını tutmak zorunda kalan mevduat sahiplerini topluma karşı düşmanlaştırıyor. Olması gereken vatandaşı tasarruf etmeye teşvik ederek ülke ekonomisine kaynak gereksinimini, dışarıdan en aza indirmeyi sağlayacak politikalar oluşturabilmekte. Şu an dışarıdan döviz bazında %9-%11 ile borçlanılırken vatandaşın birikimine %0 faiz ödüyoruz ve bu birikimleri eritiyoruz günden güne. Kaynak oluşturamadığımız içinde dışarıya bağımlılığımız daha da artıyor. Vatandaş parasının günde güne enflasyon karşısında eridiğini gördüğü için şuan ihtiyacı olmayan, ileride ihtiyaç duyabileceği birçok ürünü alıyor ve gereksiz yere stok yapıyor. Parasını arabaya, borsaya, gayrimenkule yatırıyor. Bu talep yoğunluğu fiyatları artırıyor. Bu durum enflasyonu tetikleyerek ülke ekonomisini kör bir sarmala sokuyor. Bir söz var "Bir mıh bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır; bir at bir er kurtarır; bir er bir cenk kurtarır; bir cenk bir vatan kurtarır.’’ Biz mıhı çıkardık atı düşürdük ülke ekonomisi şu an bilinmezliklere yol alıyor. Peki iktidar bunu öngörmedi mi? %14 faiz olunca nas geçerli olmuyor mu? Muhalefet iktidarı cahillikle suçluyor ama bence durum hiç öyle değil. İktidarın siyasetini besleyen inşaat sektörü. Faizler düşünce parasını pul olduğunu gören vatandaş gayrimenkule inanılmaz bir talep yarattı. Elinde arsası konutu olanlar bu sayede büyük paralar kazandı. Bir şekilde servet transferi gerçekleşti, gerçekleşiyor.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum