Kırklareli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

UMUDA GİDEN YOLCULUK

17 Ocak 2023, Salı 23:07

‘’2022'de dünyada gıda fiyatları yüzde 1 geriledi, Türkiye'de yüzde 77 arttı’’ Haberini görünce Ernest Hemingway’ın “İyi yönetilmeyen bir ülkede başvurulan ilk çare enflasyon, ikincisi de savaştır. İkisi de belli bir süre için refah sağlar; ikisi de kalıcı yıkıma yol açar. Ne var ki, ikisi de politik ve ekonomik fırsatçılar için sığınaktır.” sözü aklıma geldi. Dünyada emtia ve üretim maliyetleri düşerken, bizde ise tam tersi tüm hızıyla yükselmeye devam ediyor. Yine usulca haberlerde ‘’Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi Aralık'ta yıllık yüzde 151,03 artarken, aylık yüzde 4,82 yükseldi.’’ ve ‘’ Aralık ayında bütçe açığı 118 milyar lirayı aştı.’’ diye haberleştirildi. Enflasyon ülke kaderi olmaya doğru yine hızla İlerliyor. Peki yapılması gereken belliyken, akıl almaz günü kurtaran politikalar neden uygulanıyor. Çünkü seçime kadar bir Lale Devri oluşturularak başarı hikayesi yazılmaya çalışılıyor. Borçlar seçim sonrasına öteleniyor. Kısa vadeli yatırımları, sıcak parayı istemiyoruz diye lanse edilip, başka merkez bankalarının kasalarındaki paraları birkaç aylığına Swap işlemleriyle ödünç alınarak, kendi kasamız gibi harcıyoruz şu an. Swap ile alınan paralara ne kadar faiz ödüyoruz, bunun karşılığı olarak diğer ülkelere ne bedel ödüyoruz bilinmiyor. Bunlar ancak yönetim değiştiğinde ortaya çıkacak acı gerçekler. Gerçek enflasyonu halkımız alış verişe çıktığında hissediyor. Aslında gelirleri artarken ne kadar fakirleştiğini görüyor. Hızla Venezuela örneğini ülkemizde de içselleştirerek yaşıyoruz. Orada da ülkeyi popülist politikalarla kafasına göre yöneten iktidar, kafasına göre medyada başka ülkelerin liderlerine posta koyup içeride de hainlerle savaştığını söyleyip, halkı birbirine düşman ederek iktidarını yıllarca sürdürdü, sürdürmeye de devam ediyor. Akıl almaz u dönüşlerini de ülke çıkarı kılıfına uydurup, kitlesini konsolide etmeyi yıllarca başardılar, başarmaya da devam ediyorlar. Aslında gerçek şu her devletin çıkarları var, dostları düşmanları var. İktidarların görevi vatandaşlarını insanca yaşayacakları, düşmanlıkların değil ortak paydaların öne çıkarıldığı huzurlu bir ülke yaratmaktır. Huzursuz insan huzursuz toplum demektir. İlk önce geleceğe umutla bakan bir toplum oluşturmak için çalışmalar yapılmalı. Hiç bir şey bozulmadan düzelmez. Bugüne kadar neyin olmayacağını gördük. Artık neyin nasıl olacağına karar vermek zorundayız. Ülkemizin kahramanlara ihtiyacı yok. İşini düzgün ahlakıyla yapan insanlara ihtiyacı var. Liyakatlı insanlara kurumalar emanet edilerek kurumsal kimlikler acilen onarılması, güvenin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Her şeyin güzel olması için, herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Bireyler seyirci değil rol alan oyuncu olmalı ki, değişim gerçekleşsin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum