Kırklareli
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

TOPRAK BAYRAMI

19 Haziran 2023, Pazartesi 09:53

1945 yılında yürürlüğe giren 4760 Sayılı Toprak Bayramı Kanunu’na göre her yıl 11 Haziran’ı takip eden ilk Pazar günü “Toprak Bayramı” olarak, 11-17 Haziran tarihleri arası da “Toprak Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Aşık Veysel’in dediği gibi “sadık yârimiz, kara toprak”  Kara toprak için, özellikle Istranlar ve Ergene Havzası için  verilen, kara  kararlar ile kara günler yaşıyor.
Kırklareli topraklarında M.Ö. 6400 yılında yerleşik tarıma geçiliyor.   Günümüzden yaklaşık  8400 yıl önce yerleşik tarım yapıldığı bilimsel çalışma ve kazılarla belgelendi.   Kırklareli Merkezde İ.Ü.’den Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından yürütülen Aşağıpınar kazılarında ortaya kondu.  8400 yıl önce tarım yapılan topraklar üzerine cezaevleri, mülteci merkezleri, fabrikalar, AVM’ler yaparak geleceğimizi yok ediyoruz. Belki de yaşamı bugünden ibaret sanan zihniyet, gelecek olduğuna inanmıyor. Her şeyi yok ediyor. Benden sonrası tufan diyor.
Atatürk diyor ki; "Ormansız ve ağaçsız bir toprak, Vatan değildir. Millî ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki, tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu amaca erişmeyi kolaylaştıracaktır”
Yaşamı savunan köylüler on binlerce ağacın kesilmesini engellemek için davalar açarken, Mustafa Kemal Atatürk Yalova’da bir çınar ağacını dalının kesilmemesi için köşkün yerini değiştirtmişti.
En bereketli ovamızı termik santrallar, maden ocakları, kömür ocakları  ve yerleşim alanı olarak belirlediler. Binlerce yıldır var olma nedenimiz olan topraklar 40-50 yıllık projeler uğruna yok edilmek isteniyor.
Toprakta yetişen bitkiye hayat veren sularımız temiz olmazsa, nefesimiz olan ormanlar yok olursa bizden sonra gelecek ve bu topraklarda yaşayacak olanlar ne yapacak.? Nasıl yaşayacak.? Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok edecek kararlara imza atan, izin ve onay verenler sizden önce nasıl bir dünya varsa, sizden sonrakilere de yaşanabilir bir dünya bırakmak insan olmanın gereğidir. 
Ergene havzasını ve toprakları yok ettiğimiz için, bugün buğday, mercimek, pirinç, nohut hatta saman ve otu ithal eder hale geldik. Üstelik ithal ettiğimiz hububat ve bakliyatın bir çoğunun gen kaynağı Türkiye.
Geride kalan bir avuç toprakla yaşam mücadelesi veren köylerimiz şimdi de RES, Madencilik, Endüstriyel hayvancılık tesisleri, çimento fabrikaları, kil ve kalker ocakları tehdidi altında.
DOKU Derneği  olarak diyoruz ki;
1- Ergene havzası toprakları “Tarımsal Sit Alanı” olmalıdır.
2- 2010 yılında tamamlanan BİYOSFER REZERV ALAN çalışması onaylanmalı ve Istrancalar Biyosfer Rezerv Alanı ilan edilmelidir.
3-Istrancalar dünyanın en önemli kuş göç yolu üzerindedir. RES projelerinden vazgeçilmeli. Nesli tehlike altında olan bir çok göçmen kuşun ve Trakya topraklarını mesken tutan Akbaba, Akkuyuruklu Kartal  ve  Şah Kartalların yaşam ve üreme alanlarından uzak durulmalıdır.
4-Kırklareli Turizm Bölge Planı yaklaşık 14  yıldır bakanlıkta bekliyor. Hala onaylanmadı.
5-Dünyanın sayılı, Avrupa’nın en büyük su basar ormanı longozlar RAMSAR kapsamına acilen alınmalıdır.
6-Istrancalar NATURA 2000 alanı ilan edilmeli. (Çünkü sınırın Bulgaristan tarafı bu kapsamda)
7- 5 Kasım 2009 Tarih 27397 sayılı Resmi Gazetede bölge yer altı su tahsisleri kapatılmış olmasına rağmen, fabrikalar ve hayvan çiftliklerine izinler veriliyor. Türkiye’de 2 Havzada potansiyelden fazla su çekiliyor. Bunlar Konya ve Trakya. Konya’da olan obruklar, ilk defa Malkara ve Ergene ilçesinde oluştu. Bu hızla yer altı suları tüketilirse Trakya’da obruklar yaşanacaktır.
8-Yer altı su besleme alanları üzerinde patlatmalı madencilik faaliyetleri bir an önce durdurulmalı, yeni ruhsatlar verilmemelidir.
9- Köylerde nüfus azalırken, Köy yerleşim alanlarının tarım toprakları üzerinde genişlemesine izin ve onay verilmemelidir. 
Anayasanın 56. maddesine göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Anayasanın 44. maddesi ile “toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek …” 45. maddesi ile de “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek …” görevlerini yüklemiştir.
Anayasanın 169. Maddesi’nde ‘orman alanları daraltılamaz ve Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez’ denilmektedir.
Telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaşanmadan, bir an önce toprağın önemine ve değerine bilincine ulaşılarak geleceğe en değerli mirası bırakmak için mücadele etmeliyiz.
DOKU Derneği olarak gelecek nesiller için bilimsel veriler ve hukuksal dayanaklarla her şart ve koşulda, yaşamı savunmaya devam edeceğiz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum