İKTİDARIN, TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE İÇ CEPHEYİ  GÜÇLENDİRME MASALI ÜZERİNE 

               Cumhuriyetin ikinci yüzyılı sloganına karşı, AKP iktidarı, Cumhuriyete  baştan beri  karşı olan zihniyeti gereği, önce Türkiye Yüzyılı sloganına sarıldı. Sonra, iktidarın ‘dostları‘ tarafından dayatılan barış ve  çözüm  sürecinde, ‘Terörsüz Türkiye’ sloganına, Ortadoğu  karışıklığı nedeniyle de, ‘İç cepheyi  güçlendirelim’ masalına sarıldı. Peki iktidar bunlardan ne  anlıyor ve  samimi mi? 
               İktidarın Türkiye Yüzyılından anladığı, Cumhuriyetin, laiklik, demokrasi ve hukuk devleti niteliğinin, Cumhuriyet Devrim ve ilkelerinin, bu yüzyılda yok edilip, yerine, demokratik hakların ve hukukun ortadan kaldırıldığı,  siyasal islamcı tek adam rejiminin kurulmasıdır. Laikliğin yok edilmesidir,
               Terörsüz Türkiye  sloganına gelince: İktidar muktedirleri, devleti ele geçirmenin verdiği güç zehirlenmesiyle, kendilerinden olmayan, her türlü fikir ve inanç sahiplerini, eleştirenleri, demokratik hak ve  özgürlük mücadelesi verenleri, ülkesinin taşını, toprağını, merasını ormanını, yerli ve yabancılara peşkeş çekilerek satılmasını engellemek isteyenleri, ülkenin  bağımsızlığı için, hak arayan, her türlü muhalif kesimleri, terör eylemcisi olarak görüyor. Muhalif partilerin kadrolarını, belediye başkan ve meclis üyelerini tutuklatıyor, yerlerine  parti militanı kayyumlar atayarak, seçimle  alamadığı belediyelere, halkın iradesine rağmen,  fiilen  el koyuyor. Namuslu gazetecileri, sanatçıları, düşün insanlarını, STK temsilcilerini, hukuksuz gece baskınlarıyla,  gözaltına  aldırıyor, hak ihlalleri yaptırıyor, düşman hukuku uygulatıyor, tutuklatıyor, Anayasa ve  AİHM kararlarını dinlemiyor. Yani, iktidar her hak arama eylemini terör ve terörist görüyor.  
              Saray iktidarı 23 yıldır, ülkenin  ekonomik denge  ve gelir dağılımını bozdu, krizlere boğdu. Türkiye’yi her alanda  dışa bağımlı hale getirdi. Başta milyonlarca emekli olmak üzre çalışanlar, asgari ücretliler, köylüler, esnaf perişan. Enflasyon ve  döviz durdurulamıyor, yaşam daha  zorlaşıyor .Sarayın, lüks yaşamının, günlük masrafı, 1798 asgari ücrete, 2746 emekli maaşına eşit. İktidar, halkı ve ülkeyi değil, kendini düşünüyor.
               İktidar, şimdi, sadece iktidarını uzatmak için, Terörsüz Türkiye yaratalım, İç cepheyi  güçlendirelim diye, elindeki devasa devlet gücü, yandaş basın ve trol ordusunu  kullanarak, kamuoyu oluşturmaya  çalışıyor. Ülkenin, toplumsal, siyasal ve sosyal  sorunları ortada. Demokratik hak ve özgürlükler, güç zehirlenmesine  düşmüş iktidarca gasp edilmiş, ağzını açana hapis tehdidi devam ediyor, muhaliflere  düşman hukuku uygulanıyor. Bürokrasi, eğitim dahil, cemaatlere/tarikatlara terkedilmiş, muhalifler, siyasi  kararlarla, hapiste, Anayasa askıda. İktidar, kendi geleceğini, ülkenin bekası olarak görüyor. Bütün kararlar tek kişinin elinde. Rejim çoktan demokratik olmaktan çıkmış. Ülke toprakları ya satılıyor, ya da madenci çeteler talan ettiriliyor. İktidarın, yakın gelecekte, Anayasa ve  hukuk kurallarına döneceği gibi bir belirti yok. O zaman,  hangi temelde İç cephede  birlik ve bütünlük sağlanacak. Bu mümkün mü? Aslında iktidar diyor ki;  Ben dilediğimi yapacağım, Anayasa ve rejimi, ortaklarımla  değiştireceğim, ömür boyu başta kalacağım. Bütün keyfi uygulamalarım aynen devam edecek. Ey muhalefet güçleri, siz de, sesinizi keseceksiniz, arkamda  sıraya dizilip beni destekleyeceksiniz. Boyun eğeceksiniz, hukuksuzluğuma teslim olacaksınız. Söylenen bu 
               Sonuç olarak, Türkiye halkının, Demokratik Cumhuriyetten yana olan her kesimden muhalefetin, önünde, iki seçenek  var: Ya, ülkeyi  her alanda  felaket sürükleyen iktidarın, baskı ve tehditlerine boyun eğerek teslim olmak, ya da,  Onurlu bir demokrasi ve hukuk  mücadelesiyle, Demokratik Cumhuriyeti yeniden kazanmak ve demokrasiye kavuşma mücadelesi  vermektir.