EMEKLİ SENDİKALARI ÜZERİNE

Türkiye’de şu anda 13,5 milyon emekli var. Aileleriyle birlikte en az 25 milyonluk bir güç. Bu kitle, AKP iktidarı tarafından, yıllardır, yoksulluğun da ötesinde, açlığa ve sefalete mahkum ediliyor. Üvey evlat muamelesi görüyor. İktidar, emeklilerin, ekonomik, sosyal ve demokratik taleplerini görmezden geliyor. Emekliden ve emekçiden yana değil, sermayeden yana olan tercihinden dolayı, milyonlarca emekliyi ve çalışanı açlığa, sefalete itiyor. Nitekim, Temmuz başında yaptıkları elektrik ,doğal gaz lik ilk zamlar (diğer zamlarla) emekliyi ve çalışanları iki defa mağdur ettiler. Çünkü, Haziran’da bu zamlar yapılsa idi enflasyon daha yüksek çıkacağı için daha yüksek zam vermeleri gerekiyordu, bunu önlediler. Hem de gelecek 6 ay sonra verilmesi gerekecek maaş zammını, daha şimdiden bu zamlarla yok ettiler.

Yıllardır açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum edilen emekliler, ekonomik, demokratik ve sosyal haklarını elde etmek için, Sendikalarını kurup, demokratik mücadelelerini yürütmek istiyorlar. Ancak, referanslarının İslam olduğunu, demokrasinin bir amaç değil, araç olduğunu ilan eden AKP iktidarı, toplumun demokratik talepleri için örgütlenmesini engellemek istiyor.Bütün politikalarının iflas etmesi, iktidarı sıkıştırıyor, sıkıştıkça da saldırganlaşıyor. Demokratik hak ve özgürlük taleplerini, örgütlenme taleplerini, baskı ve yasaklarla engelliyor. Sıkışan, ve tabanını kaybeden iktidar, şimdilerde, kendine bağladığı ve muhalifleri cezalandırma bürosuna dönüştürdüğü yargı eliyle, uyduruk gerekçelerle, emekli sendikalarını kapatmak istiyor. Şu anda, 2017 de kurulan TÜM EMEKLİLER SENDİKASI ve 2019 da kurulan DİSK-EMEKLİ SEN bu kapma sürecini yaşıyorlar. Açıkça örgütlenme hakları gasp ediliyor.

İktidar ve iktidar yargısı, emekliliere, Anayasanın 51. Maddesindeki ‘çalışanlar ve çalıştıranlar sendika kurabilirler’ gerekçesini gösterip, iç hukuka göre sendika kuramazsınız diyorlar. Ancak, Anayasanın 90. Maddesini dikkate almıyorlar.90.Maddeye göre, uluslararası kabul edilen sözleşmeler iç hukukun üzerindedir. Bu uluslararası sözleşme ve anlaşmalara göre, herkes sendika kurabilir. İktidar muktedirleri işlerine gelmeyince iç hukuk diyorlar, ama işlerine gelince, 5’li çeteye ‘yap-İşlet’ modeliyle, memleketin kaynaklarını peşkeş çekiyorlar. Uluslararası Tahkim yoluyla ‘haklarını Londra mahkemeleri kanalıyla ‘söke söke ‘ alacaklarını söyleyebiliyorlar. İktidar, açıkça, emeğe karşı sermayenin yanında yer alıyor.

Emekliler, baskı ve yasaklar asla teslim olmayacaklar ve hakları olan sendika haklarını, ‘söke söke’ alacaklardır. Gelinen noktada, kapatılma sürecindeki,Tüm Emekli Sen ve DİSK-Emekli Sen, yönetimleri ve üyeleri, bir yandan, iç hukuk mücadelesini kararlılıkla sürdürürken, diğer yandan da, önyargılardan kurtulup, kendilerinin de içinde olacakları, bütün sendika ve oluşumlarla, ‘birleşik bir sendika’ kurulması mücadelesi vermelidirler. Bu, ‘Birleşik Sendika’, işçi sınıfının, sınıf sendikası olan DİSK’ in çatısı altında toplanmalıdır. Buna göre, Tüm Emekli Sen, DİSK –Emekli sen ve DİSK genel yönetimleri, tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Birleşme ve ortak örgütlenme konusunda, hiç kimsenin bir mazereti kalmamıştır. Bu sürece girmeyenler, süreci savsaklamaya kalkanlar, emek hareketi önünde sorumlu olacaklardır. Vahşi kapitalizmin, azgın sömürüsündeki ülkemizde, sendikasızlaştırma politikası izleyen iktidar ve yandaşlarının hukuksuzlukları karşısında, 13,5 milyon emeklinin örgütlenmesi, DİSK’in, büyümesi ve güçlenmesi için de, tarihi bir fırsattır. İktidarın, her türlü hukuk ve Anayasal hakları askıya aldığı, ülkede tek partinin, tek adamına dayalı dinci bir baskı rejimini kurduğu bir dönemde, birlik mücadelesi, aynı zamanda demokrasiyi savunma yolunda samimiyet sınavı olacaktır. Dönem, armudun sapı, üzümün çöpü vb gerekçelere sığınma dönemi değil, herkesin fedakarlık etmesi gereken bir dönemdir. Emeklilerin yeri, işçi sınıfının yanıdır. Bu mücadele, emekten ve demokrasiden yana olanlarca ortak yürütülmelidir. Yaşasın Emeklilerin Birliği ve Birleşik Sendika mücadelesi