EDİRNE’YE GELİPTE CİĞER YİYEMEDEN DÖNMEK..!
26 Kasım 2025, Çarşamba 10:06
Size bu haftaki yazımda Lüleburgaz’ın yetiştirdiği ender kişilerden edebiyatçı,araştırmacı yazar Bahri Berberoğulları Hocamız hakkında birkaç kelam etmek istiyorum.Bahri abi,gerek kişilik bakımından gerekse aldığı eğitim,sosyal,kültürel yönüyle,bitmek tükenmek bilmeyen azmiyle müthiş bir insan.İlk önce Kepirtepe Öğretmen Okulunu dışardan bitirerek öğretmenlik hakkını kazanıyor.Trakya’nın birçok yerinde ilkokul öğretmenliği yapıyor.Ardından askere er öğretmen olarak gidiyor.Askerlik hizmetinden sonra Ankara’nın ilçeleri Haymana ve Polatlı’da görev yaparken Ankara Üniversitesi Dil Tarih,Coğrafya Fakültesi Eski Türk Dili Edebiyat Bölümünü bitiriyor.Sonradan Lüleburgaz Kız Meslek Lisesinde Edebiyat öğretmenliği,kırtasiyecilik ,gazetecilik derken dolu dolu kocaman bir ömür geçiriyor.Doğum büyüdüğü ve çok sevdiği Lüleburgaz’ın tarihi dokusuna,tarihi eserlerine çok kıymet verip var olanları yaşatmak, unutulanları,eksik kalanları gelecek kuşaklara tekrar kazandırmak için azami gayret sarfediyor.Bunun için akademik çevrelerden,yerel yönetimlerden tanıdığı dostlarından aldığı teknik destekler sayesinde tarihi araştırmalarına ve akademik çalışmalarına aralıksız devam ediyor.
Hocamızın bir yönü de iyi bir hatiplik ve yazarlıktır.Lüleburgaz tarihini anlatan “Rumeli’de 653 Yıllık Vatan Lüleburgaz Ve Gazi Kadı Ali Bey Camii ile şehrin tam ortasında eski hükümet konağının yanındaki Zindan Baba türbesinin hayli enteresan hikayesini anlatan “Zindan Baba”kitaplarının da yazarıdır.Yaşı seksen eşiğini aşmasına rağmen gayet dinç,sağlıklı ve müthiş bir hafızası var.Tarihe karşı olğanüstü bir merakı ve bilgisi var.Hocam için yaşayan bir canlı tarih desek yanlış olmaz.Geçtiğimiz Ekim ayının onbirinde Türklerin Rumeliye yerleşip kalıcı hale gelmesinde tarihi bir önem taşıyan Sırpsındığı Savaşının kazanılmasının 663.yılı nedeniyle kendisinin hazırladığı bir konferans için,ailesi ve yakın bir dostuyla birlikte serhat şehrimiz Edirne’ye gittik.Hocamız konferansını tarihi Edirne Kent Müzesinin küçük mütevazi salonunda verdi.Toplantıya Hocamın Lüleburgaz’dan ailesi,dostları,Edirne’den akademik çevreden dostları,öğrenciler,tarihe meraklı dinleyiciler ve yerel,ulusal basın katıldı.Müzenin kadirşinas,güleryüzlü personeli, konuklarını çok güzel ağırladı.Hocamızın bir saati geçen konferansının büyük bir kısmı belleğindeki tarihi bilgilerini salonu dolduran dinleyecilere gayet akıcı ve öğretici bir şekilde anlatmakla geçti.Ardında Sırpsındığı zaferiyle ilgili görselleri hazırladığı belgeleri taktim etti.Konferansın sonunda oradaki ben dahil herkes tarih kitaplarında Türklerin haçlı ordularına karşı kazandığı sıradan bir zafer gibi algılanmasının ne kadar eksik bir bilgi olduğunu tescil edilmiş oldu.Konferans sonrasında dışarıya çıktığımızda bizi ince ince çiseleyen sonbahar yağmurunun serin esintisi karşıladı. Hemen karşımızda tadilatta olan Selimiye Camiine çok kısa bir ziyaret yapıldı.Ardından da tezgahlarında Edirne’nin enfes lokumlarıyla,şekerlemeleriyle,hediyelik eşyalarıyla sergilenmiş Arasta kapalı çarşısı gezildi.Yunan ve Bulgar turistlerin bolca alışveriş yaptığı çarşıdan biz de ufak tefek hediyelik aldık.Çarşı gezisini sonlandırıp Lüleburgaz’a dönüş için Kent Müzesinin önündeki arabaya gelirken yolumuzun üzerindeki simit fırınını gördük.Vakit neredeyse saat 15.00’e geliyor,karnımızda çok acıkmıştı.Odun fırınının camından gözüken nar gibi pişmiş simitlerden,poğaçalardan alarak az ilerdeki çay ocağının önündeki bir masaya oturduk.Balkanlardan esen serin havanın ve ara ara atıştıran yağmurun inadına rağmen içimizi ısıtan sıcak çayla bol susamlı simitlerle,poğaçalarla açlığımızı gidermeye çalıştık.İşte o esnada Ulu Çınar,derin bir iç çekerek:
“Edirne’ye gelipte ciğer yiyemeden geri dönmek...Bunları da mı yaşyacaktık?..”
O böyle duygusal konuşunca yanındaki bizler ne diyeceğimizi bilemedik.Çünkü ahvalimizin geldiği son durum bundan daha iyi betimlenemezdi.Yaşam tarzımız olumsuz yönde yüz seksen derece değişti.Artık istediğimizi alamayacak,istediğimizi yiyemeyecek duruma geldik maalesef.Aslında Hocamızın serzenişi, tava ciğeriyle ün salmış Edirne’mize gelip de ciğer yerine simitle karnımızı doyurmaya mecbur kalışımızın hazin öyküsü...Kahvaltımız bittikten sonra sessizce arabanın yanına gelerek Lüleburgaz ‘a gelmek için yola koyulduk.

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum