Kırklareli
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

ÜLKÜCÜLÜK VE SOLCULUK

02 Ocak 2021, Cumartesi 15:07

Ülkücülüğün de solculuğun da temelinde TOPLUMCULUK var.

Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ATATÜRK, ülkücülük kavramını öne çıkararak başlamıştı Kuruluş Savaşı’na… Bu kutsal görevi de Türk Gençlerinin omuzlarına yüklemişti. TÜRK OCAKLARI bu amaçla kurulmuş, Türk gençleri kutsal görevlerini bu ocağın çatısı altında sürdürmüşlerdi…

1918-1939 arasında, meclisleri açık olan ve demokratik kurumları bir şekilde işleyen ülke sayısı Avrupa’da 5, Amerika’da 5 olmak üzere toplam 10 ülkeydi. Ve Türkiye bu 10 ülkeden biriydi. Başta Almanya olmak üzere, İtalya ve İspanya’da FAŞİZM rüzgârları esiyordu.

1917 devriminden sonra kurulan Sovyetler’de de demokrasi yoktu.

1920’li ve 1930’lu yılların gençleri, Avrupa’da giderek büyüyen NAZİ hareketinin etkisinde kaldılar. Atatürk, durumu gördü ve TÜRK OCAKLARI etkisiz kılınarak, HALKEVLERİ kuruldu.

O yılları, 4 Haziran 1934 tarihli Edirne MİLLİ GAZETE şöyle anlatıyor:

KIRKLARELİ HALKEVİ gençlerinin oluşturduğu “köycülük şubesi”, her hafta köylere seyahatler tertip ediyor, müsamereler ve konferanslar veriyor, bayraklarla süslü kamyonlarda vatan şarkıları söyleyerek, her hafta bir başka istikamete Maarif ve İnkılâp ışığı götürüyor…

 

Soner Yalçın. 4 Aralık 2020 tarihli “Daim Sola Daim Sola” başlıklı yazısında, özetle şunları yazıyor:

“Milliyetçi çevrenin tanıdığı bir isim olan Casim Yılmaz, “Daim Sola Daim Sola” adlı kitabında, ‘sağ’ ve ‘sol’ kavramlarını karşılaştırmış… O’na göre;

*Milliyetçilik, ötekini kontrol etmeye, denetlemeye, yok etmeye yönelik fikir siyasi hareketi olamaz.

*Halkçı/toplumcu temelli solcular ile Türkçülerin –dün olduğu gibi- bugün el ele vererek ülküler âlemine birlikte yürümesi sağlanmalıydı.

*Yoksulluğun neoliberalizm örtüsü etnik parçalanma oyununa gelinmemeliydi.

*Sürekli geçmişi kutsamak yerine, aklın değer üretme yeteneğiyle yüzler geleceğe çevrilmeliydi.

Ancak böyle ırkçılık reddedilebilir, sömürge kalıpları kırılabilir, gerçek bağımsızlığa kavuşulabilirdi.

Nihal Atsızlara, Alpaslan Türkeşlere büyük umutla sarılan Cazim Gürbüz, bugün artık solcu/sosyalıst bir aydın…

Kitabının giriş bölümünde Mahir Çayan’dan alıntı var:

‘Kişiliklerinde devrim yapamayanlar, devrimci olamazlar.’

Bunun yolu ise akıldan, sorudan-sorgulamadan, üretmekten geçiyordu.”

 

Demek oluyor ki, Cazim Yıldız kişiliğinde devrim yapmış…

 

“JAPON GÜLÜ” adlı kitabında İlhan SELÇUK bu konuda şunları yazıyor: “Değişimin bir ömür boyunca üç türü var: Doğal değişim, başkalaşım, döneklik.

Tutuculuktan ilericiliğe, sermayecilikten alın teri felsefesine, sağdan sola doğru değişim DOĞALDIR … Soldan sağa, ilericilikten tutuculuğa değişimin adı BAŞKALAŞIMDIR… Bu tür değişim yozlaşmayı içerir. Ya DÖNEKLİK? Çıkarcıdır, döner; Korkaktır, döner; Koltuk hırsı vardır, döner; Zayıftır, döner; Yılgınlaşır, döner. Ve efendisine köpeklik eder.”

Yaşamakta olduğumuz Türkiye gerçekleri, TOPLUMCU olmayı gerektiriyor. “Emek en yüce değerdir” ilkesinden hareketle, omuz omuza, gönül gönüle…

YENİ YIL, tüm insanlığa GÜZELLİKLER getirsin!