Kırklareli
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI

12 Mart 2022, Cumartesi 09:09

Nato 1949 yılında ABD’nin liderliğinde SSCB’liğine karşı bir askeri saldırı paktı olarak kuruldu. Türkiye 1952 yılında Nato’ya üye oldu. O tarihten sonra ABD’nin (Batı) uydusu. SSCB’liği 1955’de bu gelişmelere Varşova Paktı’nı kurarak yanıt verdi. Ondan sonraki dönem ‘Soğuk Savaş’ dönemiydi. ‘Soğuk Savaş’ dönemi silahlanma yarışının ivme yaptığı yıllardı. 1990 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB) dağıldı. Sonrasında Varşova pakt lağvedildi.Bu durumda Nato’nun da lağvedilmesi gerekirken tam tersi oldu. Nato genişlemeye devam etti.1990 yılında 16 olan üye sayısı yeni katılımlarla 30 çıktı. Ukrayna’nın da içinde bulunan üç ülke , Nato’ya üye olmak için sırada bekliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılması ABD’yi( Nato) düşmansız bıraktı. Emperyalizm savaşsız ve düşmansız yapamazdı. Ve yeni düşman olarak “İslamcı Terörü” keşfetmede zorlanmadılar.2000’li yılların başlarında Rusya gücünü toparladı ve  Komünist Parti önderliğin de devlet kapitalizm’ine geçen Çin etkin bir güç olarak sahnede yerini aldı. Emperyalist Batı’nın bir değil iki düşmanı var artık.  1990 yıllardan sonra Nato Rusya’yı Batı’dan kuşattı. Batı sınırında Nato üyesi olmayan ülke kalmadı.2014 Nato’nun desteğiyle Ukrayna’da ‘renkli devrim’ gerçekleşti ve batı yanlısı bir rejim iktidara geldi.Nükleer Silahlara sahip emperyalist bir güç olan Rusya yeni Çar olma hedefi güden Putin liderliğinde bu gelişmelere seyirci kalmadı ve Ukrayna'ya saldırarak savaşı başlattı.1917 Büyük ekim devrimin eseri olan Sovyetler Birliği hiçbir zaman gerçek anlamda Sosyalist bir ülke olmadı. Bürokratik-totaliter bir rejim söz konusuydu. Böyle olduğu için de çöktü ve bugün ki Rusya ortaya çıktı. Ukrayna bugün  “oligarklar” cumhuriyeti. Halkın ezici çoğunluğu açlık ve sefalet sınırlarında yaşamını sürdürüyor.   Batı,temsili demokrasi ile yönetiliyor. Bunun gerçek demokrasiyle bir ilgisi yok. Bu kadarlık  demokrasi bile dünyanın geri kalanının sömürüsü, yağma ve talanı sayesinde mümkün olabiliyor. Kapitalizm’de gerçek anlamda demokrasi’de mümkün değil.       Savaş söz konusu olduğunda doğal olarak insan ölümleri akla geliyor. Oysa savaşlar sadece insanları öldürmekle kalmıyor, ekolojik yaşamı da yok ediyor. Fakat , kapitalistler için tüm bunlar sorun değil. Kapitalistler sadece savaştan kâr elde etmezler, yıktıklarını da yeniden inşa ederek savaş sonrasında da kâr ediyorlar. Ezcümle; Kapitalizm-Emperyalizm var oldukça, savaşlar, çatışmalar, boğazlaşmalar da var olmaya devam edecek. Kapitalist üretim tarzın da insanlığın ve uygarlığın bir geleceği yok!

Adil bir dünya için Savaşa karşı Barış taleplerimizi her zamankinden daha yüksek bir sesle dinlendirmemiz gerekir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum