Kırklareli
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

TÜRKÂN SAYLAN VE CHE GUEVARA

06 Ağustos 2021, Cuma 00:35

 

İlk bakışta, “Ne alâka?” sorusu takılıyor kafalara…

Öyle ya, Türkiye nere? Arjantin ya da Küba nere?

Türkân Saylan bir tıp doktoru… Che Guevara bir özgürlük savaşçısı…

Ortak noktaları ne olabilir ki?

Yanıt, Soner Yalçın’ın “SAMİZDAT” adlı kitabında…

ERGENEKON Komplosu…

14 Şubat 2011- Pazartesi…

Soner Yalçın’ın evinde arama ve gözaltı…

15 Şubat 2011- Salı…

İstanbul Emniyet Müdürlüğü… Soner Yalçın, Nezarethanedeki görevlilerden aldığı, Jean Cormier’nin Che Guevara’nın biyografisini anlatan kitabını okuyor ve duygularını kitabında şöyle yazıyor:

“Che ile Latin Amerika topraklarında dolaşıyorum. Arkadaşıyla cüzam hastalarının bulunduğu, toplumdan tecrit edilmiş bir kampa gidiyor. Che yeni doktor; hastalarla ilgileniyor, tedavilerine yardımcı oluyor. Hastalığın bulaşıcı olmadığını göstermek için onlara dokunuyor, dans ediyor, futbol oynuyor.

Aklıma Türkân Saylan Hoca geldi. Türkiye’de cüzam hastalığıyla mücadele eden ilk hekimdi. Hastalığın ortadan kalkmasında ne büyük emeği vardı.

Prof. Dr. Türkân Saylan da Ergenekon kapsamında gözaltına alınıp tutuklanıp cezaevine konulacaktı. Polisler evinde arama yaptılar. Baktılar ki çok hasta, fazla ileri gitmediler. Zaten kısa bir süre sonra da vefat etti Türkân Saylan…

Benimle birlikte gözaltına alınan, biraz ilerideki hücrede kalan Barış Pehlivan da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden burs alarak okumuş binlerce öğrenciden biriydi. ÇYDD sayesinde ortaöğrenimini bitirmişti.

Gazeteci olmak istemişti hep. Üniversite giriş sınavı sonucunda ilk tercihini kazanmıştı. Artık İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisiydi. Üniversite birinci sınıfta, bursun devamı için tekrar ÇYDD’ye başvurmuş, kabul edilmişti.

Bir gün fakültenin panosunda ÇYDD’nin bir ilanını gördü. ÇYDD “Köy Kent Gençliği El Ele” adlı projesi için, İstanbul’daki tüm üniversite öğrencilerine çağrıda bulunuyordu. İstanbul’dan dokuz üniversite öğrencisiyle birlikte Van’ın Özalp ilçesine gitti. Oradaki çocuklara 10 gün satranç oynamayı öğretti.

2002 yılının yazı…

Ve: Eşi Aysel’le orada tanıştı.

Şimdi az ileri hücredeki meslektaşım Barış, bize Türkân Saylan’ın mirasıydı. Elbette ki Türkân Saylan Ergenekon sanığı olur! Türkân Saylan Barışlar’ı yetiştirdi.

Tesadüf mü:

Türkân Saylan tıp doktoruydu. Yaşamında Che’nin izleri vardı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yaptı. Tıpta en zor alanlardan biri olan dermatolojiyi seçti. O yıllarda doktorların bile uzaktan baktığı cüzam üzerine uzmanlaştı. Türkiye’de dermatoloji alanında uzmanlığı olan yedinci kadın akademisyendi. Prof. Saylan cüzam üzerine çalışarak hastalığın bulaşıcı olmadığını ortaya çıkardı. Cüzamlılara dokunarak muayene eden, onlara aşağılamadan bakan ilk doktor oldu. Che ve Türkân Saylan’ın cüzamla mücadele etme yöntemleri tesadüf olabilir mi?

İnsan olmaktır bunun sebebi; insan kalmak.”

Türkân Saylan (1935-2009) ve Che Guevara (1928-1967)…

Her ikisi de TIP DOKTORU… Ama onları birleştiren asıl konu CÜZAM… Onlar, cüzamlı hastalara DOKUNABİLEN iki doktor…

Soner Yalçın’a göre ise, onları birleştiren ortak nokta: İNSAN OLMAK ve İNSAN KALMAK…

UNUTULMADILAR ve UNUTULMAYACAKLAR…

04.08.2021 rafetseckin@hotmail.com rafetseckin.com