SİYASETİN OSMANLILAŞMASI VE TÜRKİYE  YÜZYILI VİZYONU!        

  Türkiye’de siyasetin “Osmanlılaşma”sının temelleri 1946 yılında kurulan Milli Türk Talebe Birliği(MTTB) ile 1950 yılında kurulan Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği(TKMD) tarafından atılmıştır. (Öte yandan bu kurumlardan gelenler 1970’li yıllarda Aydınlar Ocağı’nı kuracak ve bu kurumun ürettiği “Türk İslam Sentezi” 12 Eylül 1980 Askeri darbesi sonrası devletin resmî ideolojisi olacaktır) Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’le doğrudan hesaplaşmayı göze alamayan kesimler,Osmanlı’yı Cumhuriyet’in karşısına yerleştirdiler ve ve onun anti-tezi olarak Osmanlı kutsandı. Buna göre Osmanlı İslamla yöneten bir devletti ve bu yüzden Osmanlı’da mutlak adalet hükmü sürüyordu. Osmanlı gittiği her yere adalet götürüyordu ve fethettiği topraklarda yüzlerce yıl hüküm sürmüştü. Osmanlı İslam’ın bayrağını ecnebilere karşı dalgalandırmış, Müslüman bir cihan imparatorluğu kurmuştu…  Cumhuriyet ise batı taklitçiliğiyle,dinsizlikle,maneviyattan uzaklaşma suçlanıyor ve tüm bunların neticesinde bir toplumsal buhran ortaya çıktığını söylüyorlardı. Cumhuriyet’in kurucu felsefesi,özellikle de yanlış eğitim politikaları,beraberinde gençlerin yanlış fikirlere,yani komünizme yönelmelerini getirmişti. Türk sağı burdan yola çıkarak Cumhuriyet düşmanlığı ile komünizm düşmanlığını ayni potada eritiyor. 1960-1980 arasında yükselen sola karşı,ayni anda hem Osmanlı’yı yücelterek Cumhuriyet düşmanlığını yükseltiyor hem de hem de devletle arasında antikomünist bir mutabakat tesis etmeye çalışıyor ve bun da da başarılı oluyordu. Türkiye’yi 22 yıldır yöneten zihniyet bu mutabakatın ürünüdür. Bugünkü iktidar kadrolarının (yaşı 60 civarında olanlar) hemen hepsinin yolu 12 Eylül öncesi Nakşilikten,İskender Paşa Dergahı’ndan, MTTB,Komünizmle Mücadele Derneklerinden,İli Yayma Cemiyeti’nden,Ülkü Ocakları’ndan geçti. Atsız’lar,Topçular,Kısakürek’ler, Mısıroğlu’lar bugünkü kadroların düşünsel dünyasını inşa ettiler. Hepsinin düşünsel altyapısının merkezinde Cumhuriyet,Sol,düşmanlığı ve antikomünizm vardır.  Bu kadrolar  Türkiye’ye “Türkiye Yüzyılı Vizyonu” ile Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından geçen 100 yıl sonra bu Cumhuriyeti ortadan kaldırmak, bu yüzyılda Siyasal İslamcı otoriterlikte öte bir totaliter bir rejim ve toplum inşa etmek dışında bir şey vadetmiyor.  Bu karanlıktan ve kabustan çıkmanın yolu, Cumhuriyetçilikle Sosyalizmi sentezlemek, bu sentezi toplumsallaştırmak,bir kurucu fikir haline getirmek  ve yeni bir Cumhuriyet inşa etmekten, geçiyor.