Kırklareli
12 Ağustos, 2025, Salı
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

SENDİKALAR VE TİS’E DAİR

12 Ağustos 2025, Salı 14:39

 600 bin kamu işçisinin Toplu İş Sözleşmeleri 7 ay sürdü, işçi sınıfına yeni bir kazanım getirmeyen ve yoksulluk sınırını aşmayan ücretlerle ,Toplu İş Sözleşmeleri  Hak-İş ve Türk-İş Başkan yardımcıları ile Çalışma ve Sosyal Günenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından imzalandı.

TİS imza töreninde ne Sarayda yaşayan Erdoğan ne de Hak-İş ve Türk-İş Başkanları vardı! Şimdi 4 milyon kamu emekçisinin ve 2milyon kamu emeklisinin TİS süreci Ağustos ayında başladı. Kamu emekçilerini TİS’de yetkili sendika Memur-Sen temsil ediyor. Kamu İşçilerinin yaşadığı süreci şimdi 4 mil kamu emekçileri ile 2 milyon kamu emeklilerinin yaşaması sürpriz sayılmaz!  Çünkü Memur-Sen tıpkı Türk-İş ve Hak-İş gibi sermayenin, devletin ve AKP’nin has örgütlerindendir. Türkiye’nin egemenleri  emperyalistler arası savaş sonrası “Küçük Amerika olma” tercihi yaptı. 1947 yılında Cemiyet Kanununda bir değişiklik yapıldı ve sendikalaşmanın önü açıldı.Fakat grev ve Toplu Sözleşme hakları yoktu. 1952 yılında Türk-İş ( Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu ) kuruldu ve yöneticileri ABD tedrisatından geçirildi.1963 yılında dönemin azınlık hükümeti Çalışma Bakanı Bülent Ecevit, işçilere grev ve toplu iş sözleşmesi, patronlara da lokavt hakkı tanıdı. 1967 yılında Türk-Iş’ten ayrılan sendikalar Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonunu DİSK’i kurdular.12 Eylül Amerikancı askeri darbesi DİSK’i yasakladı. Kutsal devletin ve sermayenin has örgütü Türk-Iş’e dokunulmadı. Türk-İş Genel Sekreteri Sadık Şide askeri cunta hükümetinde Çalışma  bakanı yapıldı. Daha sonra kurulan Hak-İş ve Memur-Sen, Türk-İş’in yolundan gittiler. Elbette gerçek sendika tanımına uyan sendika ve sendikacılar vardır. Örneğin KESK bunlardan biri. Bunlar istisna ve devede kulak bile değildir. Bizde sendikalar devletin ve sermayenin örgütleridir. Sendikacılık bir meslektir.  Sendikacılar grev ve direniş asla istemezler.Grev durumda sendika fonların  erimesini istemezler. Yaşam standartları müsteşar-milletvekili maaşlarının üstündedir. Ortalama işçi ücretinin 20-25 katı ücret alırlar. Ayrıca sendika fonlarını kullanmalarının yolu açıktır. Lüks makam aracı ve sürcüleri de vardır.  Türk-İş sendika başkanları hiç bir zaman insani ve toplum sorunlarıyla ilgilenmediler ve ilgilenmezlerde. Sendika aidatlarının işveren tarafında kaynağından kesilerek ilgili sendikalara aktarılması yabancılaşmayı ve bürokratikleşmeyi kolaylaştırıyor.  Bu da yozlaşmaya yol açıyor. Yozlaşmanın başlıca nedeni ise profesyonelliktir. Yani sendikacılığın bir “meslek” olarak görülmesidir. Bürokratik yozlaşmaya karşı Mars  iki önlem önermişti ; sendika yöneticilerine kalifiye bir işçi ücretinden daha fazla ücret ödememek ve iki dönemden fazla görev yapmamak, yani dönem kuralı. Bu iki önlemi KESK yaşama geçiriyor. Türkiye’de 30-40 yıldır sendikacalık yapanlar var. Türk-İş başkanı Ergün Atalay 43 yıldır sendikacı, o bir istisna değil. Osmanlı İmparatorluğunda padişahlarının tahta kalma süresi 17 yıl. Fakat bu durum sadece sendika başkanları için geçerli değil. 25-30 yıl milletvekilliği, oda, dernek başkanlığı yapanlar var. Memur sendikalarının aidatları devlet tarafından ödeniyor. Aidatları devlet tarafından ödenen sendika olur mu? İşin ilginci KESK dışında  hiç bir memur sendikasının bunu sorun yapmaması… Boşuna finanse eden yönetir demiyorlar. Ezcümle; Türkiye’de sendikalar sermayeden, devletten ve siyasi güç odaklarından bağımsız gerçek anlamda bir sınıf örgütü olsalardı, zenginliklerin ve servetin %80’i nüfusun %20 elinde toplanmaz, ülke dünyanın en kötü gelir dağılımına sahip ülkelerin başında yer almaz, doğası bu denli yağmalanmazdı. Çözüm ülkede tüm zenginliği üreten ama ürettiği zenginlikten yeterli pay alamayan emekçi halk sınıflarının sürece bilinçli müdahalesinden geçmektedir!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum