Kırklareli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

MUSTAFA KEMAL VE İŞÇİ HAKLARI

28 Mayıs 2022, Cumartesi 15:40

 

Yıl 1921… Mustafa Kemal’in önderliğinde KURTULUŞ Savaşı’nı vermekte olan Türkiye, emperyalistlerin destekledikleri Yunan ordusuna ve bölücü iç güçlere karşı verdiği savaşın yanında, KURULUŞ Savaşı’nı da başlatmış ve sürdürmekteydi.

Yaşamakta olduğumuz son yıllarda olduğu gibi, Osmanlı’nın son yıllarında da tarımda üretim düşmüştü ve sanayi de son derece az olduğu için İŞÇİ SINIFI yok gibiydi. Ereğli ve Zonguldak çevresinde kömür üretimi başlatılmış, çevre köylerin çiftçileri kömür ocaklarında işçi olarak çalıştırılıyorlardı. Başta Fransız işverenlerin elinde bu işçiler, özellikle de çocuklar, yok fiyatına ve zor koşullarda çalışmaktaydılar.

İşçi sorunları Ankara’ya ulaşmış, TBMM Hükümeti olaylara seyirci kalmamış, havzadaki vahşi sömürüye karşı önlemler almıştı.

2 Mayıs 1921 günü Bakanlar Kurulu, maden ocaklarında çalışan işçilerin hak ve hukukunu korumak amacıyla TBMM’ye Mustafa Kemal imzasıyla bir kanun tasarısı sunmuştu.

Yetki ve yürürlük dışında on iki maddeden oluşan kanun çok önemli hususları kapsıyordu.

Özetle:

Birinci Madde: İşçinin barınma ve dinlenmesi için işverene amele koğuşları ve hamam inşa etme zorunluluğu getiriliyordu.

İkinci Madde: Zorla çalıştırmayı, angaryayı ve on altı yaşından küçüklerin istihdamını yasaklıyordu.

Üçüncü Madde: İşçilerin ücretlerini düzenli alıp almadıklarını denetlemek için, Amele Birliği müfettişleri ve İktisat Vekâleti memurları yetkili kılınıyordu.

Dördüncü Madde: İşçilerin ihtiyaçları ve dayanışma için yardım sandıkları kurmalarını düzenliyordu.

Beşinci Madde: İşçilerin kendilerine ait olan alet, edevat ve hayvanatın çalışırken kırılmaları ve telef olmaları halinde, bunları işveren tazmin edecekti.

Altıncı Madde: Hastalanan veya yaralanan işçi, işveren tarafından ücretsiz tedavi ettirilecekti.

Yedinci madde, İş kazasında ölenlerin varislerinin, amele müfettişlerinin ve İktisat Vekâleti’nin tazminat davası açmalarını düzenliyordu. Eğer kaza işverenin kusuru sonucunda doğmuşsa, İktisat Vekâleti ayrıca para cezası kesecekti.

Sekizinci Madde: Çalışma süresi sekiz saati geçmeyecekti. İşçiler bunun dışında çalışmaya zorlanamayacaklardı. İşçi rıza gösterirse, kendisine iki kat ücret verilecekti.

Dokuzuncu madde: İşçinin hukukuyla ilgili kuralları yerine getirmeyen madencilerin, ruhsat, şartname ve imtiyazlarının iptal olacağını hükme bağlıyordu.

Onuncu Madde: Havzadaki tüm ruhsat, şartname ve imtiyazları kapsamına alıyordu.

On Birinci madde: Maden ocaklarında çalışan amelenin asgari ücretinin Amele Birliği ve İktisat Vekâleti temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kararlaştırılmasını düzenliyordu.

On İkinci Madde: Eski hükümleri yürürlükten kaldırırken, on üçüncü madde işverenlere mescit ve okul yapma mecburiyeti getiriyordu. Genç işçilere ders verecek öğretmenleri de işveren karşılayacaktı.

Yedinci madde; hem yargı, hem sağlık, hem çalışma yaşamı, hem de parayı ilgilendirdiği için, uzun uzun görüşüldü.

Yunan Ordusu Polatlı yakınlarındaydı. Bir yenilgi halinde ne Ankara kalırdı ne de Meclis! Ama TBMM, her şey olağanmış gibi maden işçilerinin hak ve hukukunu koruyan yasayı, ince eleyip sık dokuyarak çıkarmaya çalışıyordu.

10 Eylül 1337 (1921)’ de sabaha karşı, 151 sayılı “Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” Meclisten çıktı.

O saatlerde Türk Ordusu’nun karşı taarruzu başlamıştı. Polatlı ve kuzeyindeki birlikler, Yunan sol kanadına saldırıyorlardı. (*)

Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarına neler borçlu olduğumuzun bilinmesi adına, bereket yağmurundan bir damla… Anlayanlara SAYGILARIMLA…

 

(*) Kaynak- SABIR KİTAPLIĞI: KULAĞIM KARADENİZ’DE- Kemal ANADOL rafetseckin@hotmail.com rafetseckin.com

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum