KÜRESEL ISINMA, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, ORMAN YANGINLARI VE KAPİTALİZM
29 Temmuz 2025, Salı 16:43Türkiye’de orman yangınları yerleşim yerlerinide tehdit eden bir felaket boyutuna ulaştı. Gündüzleri 40 derecenin ve gecelerin 30 derecenin üzerinde seyreden sıcaklıkların kitlesel ölümlere yol açması kaçınılmaz. Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’nden en fazla etkilenen bölgelerin başında Akdeniz bölgesi gelmektedir. Türkiye yüzölçümünün önemli bir kısmı Akdeniz bölgesinde yer almasına rağmen “Orman yangılarına” karşı gerekli önlemleri almamıştır. Orman yangınlarının sadece %1-2’si anız yakma ve tedbirsizlik kökenlidir. Orman yangınlarının %90’ı Küresel Isınma ve İklim değişikliği kökenlidir. %7-8 oranı ise yenilenmeyen elektrik iletim hatlarından kaynaklanmaktadır. Tüm bunların bilinmesine rağmen Siyasal İslamcı iktidar talan ve yağmadan fırsat bulup Orman yangılarının önlemesi ve söndürülmesi için gerekli önlemleri almamıştır. Bunun için ne ciddi bir uçak filosu oluşturulmuş ne de orman yangınlarında görev alan personel eğitilmiş ve kişisel koruma donanımıyla donatılmıştır. Orman yangınlarında 10 orman emekçisi yaşamını yitirmiştir. Orman emekçilerinin cinayetinden sorumlu olanlar “yeşil vatan şehitleri” tabusunun ardına sığınarak bedel ödemekten kaçınmaktadırlar. Tıp ki “Soma”da, “Kartalkaya”da, “İliç”de olduğu gibi… Temmuz 2025 tarihinde “İklim Kanunu” parlementodan geçti. İklim Kanunu Küresel Isınma ve İklim Değişikliğini önlemekten ziyade Ticaret Kanunu niteliğinde! Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’ne yol açan fosil yakıtlardan çıkış ile ilgili bir yol haritası yer almıyor, İklim Kanunu’nda. Türkiye’nin ormanları, meraları, zeytinlikleri, Tarım alanları ve SİT alanları madencilik faaliyetine açılmıştır. Türkiye, 178 bin maden arama ruhsatı ile dünyada en fazla maden arama ruhsatı veren ülkelerin başında yer almakta. Tüm bunlar Küresel Isınma ve İklim Değişikliğini’ni derinleştirmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi( 1992), Kyoto Protokolü (1997) ve Paris Anlaşması (2015) Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’ni önlemeye dönük Uluslararası Anlaşmalardır. Ama ne yazık ki bu Uluslararası Anlaşmalar ile Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’nin önlenmesi konusunda bir arpa boyu mesafe alınamadı. Kapitalizm sınırsız büyüme,(sınırlı bir gezegende) genişleme ve yayılma dinamiğine sahip bir üretim tarzı. Aşırı üretim ve tüketim başta Küresel Isınma ve İklim Değişikliği olmak üzere tüm Çevresel sorunları bir rumaralı sorumlusu. Kapitalizm insanlığı ve uygarlığı bir yok oluşun eşiğine getirdi. İnsanlığın önünde fazla bir zamanda kalmadı… Kuzey’in zengin ülkeleri kendi ülkelerinde Çevre standartlarını yükselterek ve Çevresel sorunları yaratan yatırımları yoksul Güney ülkelerine kaydırarak Küresel Isınma ve İklim Değişikliği başta olmak üzere ekolojik yıkım boyutuna varan Çevresel Sorunları en aza indirgeyeceklerini hesaplıyorlar. Öte yandan gezegeni “cehenneme” çevirip yaşanmaz hale getiren Kuzey’in zengin Kapitalist ülkeleridir. Faturanın büyük kısmını ise ekolojik yıkım’da çok az sorumluluğu olan Güney’in yoksul ülkeleri ödemektedir. Ezcümle; Türkiye’nin en büyük şansızlığı Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’nin “Ekolojik Yıkım” boyutuna yol açtığı tarihsel bir dönemde “yağma” ve “talan” dan başka bir şey düşünmeyen Siyasal İslamcı AKP’nin iktidarda olmasıdır! Türkiye’nin;Siyasal İslamcı AKP iktidardan gitmediği sürece Küresel Isınma ve İklim Değişikliği’nin yol açtığı “Ekolojik Yıkım” boyutuna varan Çevresel Sorunları en aza inmesi bir yana daha da derinleşir…!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum