Kırklareli
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

EKREM İMAMOĞLU'NA, DEVLET PROJESİNE KARŞI OLMAK SUÇU

02 Ocak 2021, Cumartesi 15:09

Ülkeyi 18 yıldır tek parti ve tek adam kurallarıyla yöneten AKP-Saray iktidarı, karşısında ciddi bir muhalefet olmamasına ve istediklerini istedikleri şekilde yapmalarına rağmen içeride ve dışarıda izlediği tüm politikalarıyla iflas etti. Cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri ceberrut sistemle birlikte, mevcut anayasayı askıya alıp, anayasada belirtilen devlet ve rejim yerine kendi dinci istibdat rejimini kurdu.Memleketin bütün kaynakları, kendilerine, emperyalist sermaye şirketlerine ve yerli yandaş şirketlere,çetelere peşkeş çektiler.İktidar, toplumu,devlet güçlerini kullanarak, baskı ,tehdit, gözaltı,cezaevi korkusu ve saraya kiralamış yandaş medya algılarıyla uyutarak,hayal satarak 18 yıldır iktidarını sürdürüyor.

Gelinen noktada, ekonomi iflas etti. hazinede -kefen parası denen para da dahil- bütçede, fonlarda para kalmadı. Memleketi, talan ve yalanla yağmalayan iktidar, kendilerine ve yandaşlarına kaynak bulmak için, şimdi, dışarıdan yeni kaynak bulma paniği yaşıyor. Ülkede baskı rejimi olduğundan, mal ve can güvenliği olmadığından, demokrasi ve hukuk güvencesi ve yargı bağımsızlığı olmadığından,dışarıdakiler güvenmiyorlar ve yatırım yapmak istemiyorlar.İktidar, bu sorununu çözmek için, her zaman yaptığı gibi, toplumu oyalayacak, aldatacak reform masalına sarıldı.Demokraside, hukukta, ekonomide reformlar yapacağız demeye başladılar. Merkez bankası başkanı ve ekonomi bakanını değiştirip, sözde ekonomi reformunu yapmış oldular. Şimdi de, fikir ve ifade özgürlüğü, medya tarafsızlığı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, tutuksuz yargılamanın esas olacağını, kişiden emir almayan bir yargı yaratılacağını vb konularında ciddi reform yapılacağı masallarını anlatıyorlar.

İktidarın reform masalının zerre kadar gerçekliği yoktur. Bir kere iktidar, dinci-şeriatçı zıhniyeti gereği reforma karşıdır, dogmatiktir. Sonra, 18 yıldır ülkeyi tak başına ve dilediği gibi yöneten tek adam rejiminde,reform yapmak isteselerdi yaparlardı. Ellerini tutan, reformlara karşı olan kimse yoktu. Gerçekte, yapacağız dedikleri iyileştirmeye kendileri karşı. Çünkü, hem tek adam rejimi kuracaksın, hem de, her türlü özgürlüğü ve yargı güvencesi yaratacaksın. Bu, zaten iktidarın zihniyetine ters. Demokrasiyi araç olan gören bir yapıyı temsil ediyorlar. Ama toplumu aldatmak için, öyle özgürlükçü konuşuyorlar ki, sanki, 18 yıldır ülkeyi yöneten,memleketi felakete sürükleyen, hayatı çekilmez hale getiren vahşi kapitalist sömürü politikasını uygulayanlar kendileri değil de, uzaydan yeni gelmişler, geçmiş iktidarı eleştiriyorlar. Peki, neden reform ve demokrasi masalına sarıldılar. Her taraf, tam takır. Krediye , yatırıma, lüks yaşantılarına para lazım. Ülkedeki hukuksuzluk o kadar berbat ki, kimse güvenip yatırım yapmıyor.Kredi vermiyor.Şimdi, iktidar aklınca, bu reform ve özgürlük masallarıyla, yabancı yatırımcılara, ‘bakın biz de de demokrasi ve hukuk işliyor’ algısı yaratmak istiyor.Yoksa, iktidarın niyeti ve amacı, bırakın ülkede demokrasi, hak ve özgürlükler, hukuk düzeni kurmayı, yeni baskı ve yasaklarla istibdat düzenini güçlendirmek istiyor. Topluma ve dış ülkelere karşı, demokrasi ve hukuk havarisi kesilen iktidar, içeride, muhalefet partilerini kıskaca almak için,baskı yasaları ve seçim yasalarını değiştiriyor. Seçimi garantilesin diye,YSK ve seçim kurullarına doğrudan, partili militan savcı ve yargıçları yerleştiriyor. Baro, TTB, TMMOB,yandaş olmayan meslek odalarını dağıtmaya hazırlanıyor. STK'lar üzerinde baskılar yoğunlaştırıyor. Rakip politikacılar ve partiler terörize edilerek, seçimleri girmeleri engelleniyor. Darbe dönemlerinden beter yasaklar uygulanıyor, Ana muhalefet partisi CHP genel başkanı hakkında fezleke hazırlatıyor,,Dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılaması tehdidi yapılıyor.Yani, ülkede tek parti kalsın, seçim de olmasın algısını yerleştirmek istiyor.Yetmiyor ,şimdi de 'devlet projesine karşı olmak ve bölücülük yapmak' diye, insani ve vicdani olarak izah edilemeyecek suçlar icat ederek,Türkiye'nin en büyük kentinin, İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıyorlar. Bu çok tehlikeli bir girişimdir. Eğer bu suç uygulanır ve yol olursa, ülkede, hiçbir parti, şahıs, politika yapamaz, fikrini açıklayamaz, konuşamaz. Çünkü, iktidar muktedirlerine göre, devlet demek, AKP demektir. AKP demek devlet demektir. Her ikisi de 'şahsım devletidir'. Anlayış budur. Buna göre, AKP başkanının her projesi, her sözü. devlet projesidir. Buna karşı gelen her kişi, kurum, parti ve yapılar, 'devlet projesine karşı çıkmak ve bölücülük yapmak' suçunu işlemiş olacaktır. Bu nedenle, Ekrem İmamoğlu'na açılan bu garabet soruşturma, basit bir soruşturma değildir. Bu, bir 'sarı öküz' olayıdır. Eğer susulursa, basit basın açıklamaları ve beylik iki-üç lafla geçiştirilirse, her türlü demokratik mücadele araçları kullanılarak, kamuoyu tepkisi oluşturulmazsa, seyredilirse, hiç şüpheniz olmasın, örneklerini tarihten bildiğimiz, gördüğümüz diktatörlükle

karşılaşacağız. Özelikle CHP işin ciddiyetini, anlamalı, bütün vekil ve teşkilatlarını harekete geçirmeli, mecliste sıkışmış muhalefetin çaresizliği yerine, halka inmeli kamuoyu yaratmalıdır.

Cumhuriyeti biz kurduk demek yetmez . Cumhuriyeti korumak ve yaşatmak gerekir. Bunun yolu da, Cumhuriyet ve laiklik için mücadele etmekten geçer. Çünkü, Cumhuriyeti kuranlar, göze göz, dişe diş mücadele ederek kazandılar ve kurdular. Aynı kararlılıkla mücadele edilmeden, Cumhuriyeti korumak mümkün değildir.Bu aynı zamanda, bir vatanseverlik görevidir. Unutmayalım ki,siyasi tarih, sadece, hak ve özgürlükler için yapılan mücadeleleri değil, hak ve özgürlükler gasp edilirken, laik Cumhuriyet yok edilirken yapılmayanları ve yapmayanları da yazacaktır. 17.11.2020