DİN,LAİKLİK VE SEKÜLERİZM
06 Kasım 2025, Perşembe 14:49Din, insanlık tarihi boyunca iktidar ve siyaset dinamiklerini şekillendiren kurumların başında yer almaktadır.
Din siyasal, sosyal,ekonomik ve kültürel gücü elde etmenin ve korumanın aracıdır. Din siyasal ve kültürel bir olgunun ötesinde siyasal bir kurumdur. Din kişilerin, toplumların kimliklerini ve dünya görüşlerini şekillendiren kurumların başında yer almaktadır. Tarih boyunca egemen sınıflar dini bir iktidar ve kontrol aracı olarak kullanmışlardır. Tarih boyunca Kralın, sultanın ve imparatorun yanı başında mutlaka dini giysilerle bir din adamı bulunmuştur. Din ve din adamları Kralları, sultanları ve imparatorları meşrulaştıran araçlar olmuşlardır. Din genellikle tarih boyunca egemen sınıfların hizmetinde olmuştur. Krallar,Sultanlar, İmparatorlar ve egemen sınıflar bu dünyada “cenneti” yaşarlarken, ezilen, sömürülen yoksullara ve yeryüzü lanetlilerine (!) başkaldırmamaları için öbür dünyadaki “cenneti” işaret etmişlerdir. “Din halkın afyonudur” sözü ile Karl Marks; ezilenlerin bu dünyadaki,sömürüye ve acılara ancak dine sığınarak katlanabildiklerini ifade etmiştir!
Din değişmeyen bir kurum değildir. Bunun göstergeleri dinlerin içinden çıkan mezheplerdir. Mezhepler dinin yorumlanmasından ortaya çıkmıştır. Teoloji politiktir. Politik olmayan bir Teoloji de yoktur. Teoloji politikadan bağımsız düşünülemez.
Laiklik ve sekülerizm, dinin, siyasetin, hukukun,ekonominin, eğitimin, felsefenin ve bilimin kaynağı olmaktan çıkartılmasıdır. Akıl,felsefe ve bilim laik ve seküler bir toplumda özgürleşir. Demokrasi,insan hakları, hukukun üstünlüğü, bireysel özgürlükler,sivil toplum, aklın, felsefenin ve bilimin özgürleşmesi laiklik ve sekülerizm sayesindedir. Laiklik ve sekülerizm olmadan, demokrasi, hukuk ve özgürlük var olamaz. Laiklik ve sekülerizm din ve vicdan özgürlüğünün de güvencesidir. İnanç ve vicdan özgürlüğü tam anlamıyla laik ve seküler toplumda yaşam bulur. Dinin siyasete, ticarete ve sömürüye alet edilmesini önler.Laiklik ve seküler bir toplumda devlet,siyaset, hukuk ve kamusal alan hiç bir şekilde dinin kontrolünde olamaz. Bireyin, özgür olmasının ön koşulu dinin, devleti ve siyaseti yönetmemesidir. Modern uygarlığın temeli; rasyonalizm, bilim, akıl,laiklik, sekülerizm, hümanizm ve demokrasidir. Laiklik, kamusal alanını dinden arındırılması, sekülerizm ise toplumsal alanda dinin belirleyici olmaktan çıkmasıdır. Tüm laik ve seküler toplumlarda egemenliğin kaynağı gökyüzündeki Tanrı değil, yeryüzündeki halktır. Laik ve seküler toplumlarda yasaların referansı “İnsan Haklarıdır”.Din ve mezhep kavgalarının, savaşlarının panzehiri laiklik ve sekülerizmdir. Laiklik ve sekülerizm, aklı, felsefeyi ve bilimi özgürleştirdiği için insanlık tarihinin en büyük ilerici atılımlarından biridir. Laiklik ve sekülerizm insanlığa, 1688 İngiliz,1776 Amerikan, 1789 Fransız,1917 Ekim, 1923 Türk Devrimi …gibi devrimler tarafından kazandırılmıştır.
Ezcümle, laiklik ve sekülerizm olmadan sömürü sınırlanamaz ve yok edilemez. Laiklik ve sekülerizm demokrasinin ön koşuludur. Laiklik ve sekülerizm olmadan ne burjuva ne de sosyalist demokrasi mümkün!..

Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum