Kırklareli
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

BİR ÇINAR DAHA DEVRİLDİ

05 Haziran 2022, Pazar 11:30

KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜ mezunu Emekli Öğretmen İbrahim TANHAN’ı sonsuzluğa uğurladık. Bugünkü sayfamızı O’na ayırdık. IŞIKLAR İÇİNDE YATSIN…

SAYIN MİSAFİRLER MERHABA

Mustafa Kemal Şöleni’ne hoş geldiniz!

Tarih, 29 EKİM 1934. Cumhuriyetin 11. yılı. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı… İlkokul talebesiyim. Köy kâhyası meydanda gür sesiyle haykırıyor: “Eyy komşular! Bugün CUMHURİYET BAYRAMI… Herkes evinin kapısına bayrak asacak. İşe gitmek yok. Okul önüne gidilecek. Muallim, Yemen muharebelerini, Çanakkale muharebelerini ve Mustafa Kemal’in yaptıklarını anlatacak. Duyduk duymadık demeyin haa..”

Gümbür gümbür davullar çalıyor. Bugün başka bir gün… Avluda işe hazırlanan köylülerden biri arkadaşına soruyor: “Bu davullar niçin çalıyor, ba Ahmet?” Öteki cevap veriyor: “Bunlar Mustafa Kemal davulları, onun için çalıyor.”

Okula doğru yürüyorum. Önümde, bellerinden birbirlerine sarılmış delikanlı gençler coşkun seslerle “TÜRKÜZ CUMHURİYETİN GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ /Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri”- “Kılıcımı çaldım taşa /Taş yarıldı baştan başa /Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa”- “İzmir’in dağlarında çiçekler açar / Düşman bozulmuş durmadan kaçar”- “İsmet İnönü, Mareşal Çakmak /Düşmana vermez bir avuç toprak”- “Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Mustafa Kemal” sesleri ortalığı çınlatıyor. Kahvelerde Mustafa Kemal, İnönü ve Mareşal Çakmak’ın resimleri karşısında erkekler hazırolda selama duracaklar neredeyse… Millet kendi karpuzunu, kendi bıçağıyla, kendi kesiyor.

Yürüyorum ve bakıyorum. Halk okula doğru akıyor. Sellerin Kocatepe’den Afyon Ovasına akışı gibi… Durum yaman: Kurtuluş Savaşı yeni bitmiş. Çanakkale Şehitlerinin acıları, ak gömlek üstüne, kırmızı kandamlası gibi düşmüş. Acılar sıcacık, taptaze. Halk, Mustafa Kemal’in yurdu kurtarmasına nasıl teşekkür edeceğini bilemiyor. Millet yokluk içinde, ama kendi yağıyla kavrulmaya kararlı. Yurt kurtulmuş, başımızda dev gibi bir Mustafa Kemal var ya, mesele yok gayrı. Kurtulmanın ve Cumhuriyete kavuşmanın sevinci sarmalamış herkesi. Okula vardım. O zaman İstiklal Marşı yok. “Anam gibisin bana /Selam bayrağım sana/ Dalgalan kana kana /Selam bayrağım sana” şarkısıyla, Bayrak göndere çekildi. Köyümüzün ilk Cumhuriyet öğretmeni, hatırladığım kadarıyla: “Sevgili Köylülerim! Mustafa Kemal yurdu ve milleti düşmanlardan kurtardı. Bundan sonra HALK kendi kendini, Cumhuriyet kanunlarına göre idare edecek. Atatürk Devrimleri ve Laiklik, baş tacımız olacak. Artık Türkiye’nin sahibi Mustafa Kemal’dir. Bütün Türkler için dünyada, Mustafa Kemal yolundan daha iyi bir yol olacağına inanmıyorum. Biz artık Mustafa Kemal rüzgârıyla esiyoruz. Mustafa Kemal arabasında yolculuk ediyoruz. Mustafa Kemal denizlerinde yüzüyoruz. Mustafa Kemal göklerinde uçuyoruz.”

Yıl 1948… Köylere Cumhuriyet Öğretmeni olarak gittik. Duruma baktık: Muhtar, Cumhurbaşkanı gibi. İmam, Peygamber. Köy Bekçisi, Zaptiye Başmüdürü… Askerde iğne yapmasını öğrenen kişi, Hipokrat yemini etmiş Doktor gibi…

Köylünün sütünü içtiği inek, üstüne bindiği eşek, boyundurukta koşulu… Ağaç kaşık, toprak çanak… Yer sofrası kurulu. Koca karı ilaçları, her derde deva… Kadın hakları, hak getire. Muskalar yazılıyor, üfürükler okunuyor, kızların okula gitmesi ayıp ve günah. Tablo karanlık. Bu karanlık tabloyu aydınlığa çevirmek, olmazı oldurmak, zoru başarmak, Cumhuriyet Öğretmeninin görevi… Çünkü Atatürk, “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyor. “İlköğretim davası, insan olma, millet olma davasıdır” diyor. Öğretmenler, Atatürk ilkelerini, Cumhuriyet kanunlarını ve Anayasayı yaymak ve yaşatmak için görevlendirildi. Öğretmenler aydınlığın simgesi, cehaletin, bağnazlığın savaşçısı, Atatürk ilke ve devrimlerinin uygulayıcısı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin temsilcisi ve Atatürk’ün köydeki şubesidir. Herkes bunu böyle bilmeli.

Ey! Türkiye’nin ve Dünya’nın büyük kahramanı Mustafa Kemal! Sen yine çık. Samsun’a çık. Kocatepe’ye çık. Çankaya’ya çık da, bize yine seslen…

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” de…”

“Cebren ve hileyle aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” de…

Büyük Mustafa Kemal, senin devrimlerinden ve ilkelerinden ayrılmıyoruz. Devrimlerini yaşatmak görevimizdir.

Seni SEVİYORUZ, SAYIYORUZ, ARIYORUZ, ANIYORUZ… Saygılar sana Mustafa Kemal!

Güzel günler Atatürkçülerin olsun.

20.12.2004

İbrahim TANHAN

 

Bilgi İçin:

20 Aralık 2004 tarihinde, Atatürk’ün Kırklareli’ne Gelişinin 70. Yılı, Devlet töreniyle, Çayırlı Köyü’nde kutlandı. Atatürk büstünün de açılışı yapılan bu etkinlikte yukarıdaki konuşma, yazarı tarafından okunmuştur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum