Kırklareli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK HİZMETLERİNDE GELİNEN DURUM.!

23 Kasım 2021, Salı 08:41

AKP , Sağlıkta Dönüşüm Programıyla sağlık hizmetlerini ticarileştirerek, metalaştırarak , piyasallaştırarak  Hastayı müşteriye, Hastaneleri ise işletmeye dönüştürdü. Kamu özel ortaklığı ile yapılan  şehir hastaneleri; gelişmiş ülkelerin verimli işletielmediği gerekçesiyle  çoktan vaz geçtiği,( 600 yataklı,kentlerin heryerine dengeli dağılan butik hastane modeline geçtiler) klasik yöntemle yapılan hastanelere göre çok pahalı  ve ulaşımında büyük zorluklar yaşanan şehir hastaneleri sağlık sisteminin en büyük açmazıdır. Bütçe için ise birer karadelik!Sülük ve hacamat vs uygulamalarıyla  Sağlık hizmetlerininde dinselleştirmenin önü açıldı.  Öte yandan uygulanan ücret politikalarıyla sağlık emekçileri arasından aristokrat bir zümre  yaratılarak çalışma barışı bozuldu . Sağlıktaki yöneticilerden oluşan bu aristokrat bir zümreye dahil olmanın  kriteri ise liyakat olmayıp, sadakatın geçerli olmasıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca  sağlıktaki yöneticilerle, esas işi yapan sağlık emekçileri arasında bu denli ücret farkı oluşmamıştı. Bugün  sağlık hizmetlerine ulaşmak için sağlık pirimi vermek yetmiyor, ilave olarak ya cepten harcama yapmak ya da özel sağlık sigortası yaptırmak gerekiyor. Bütün bu politikalar en temel bir insan hakkı olan herkesin eşit , kaliteli ve parasız olarak ulaşması gereken sağlık hakkının önünde en büyük engeldir!      Türkiye'de bugün 14 milyon emekli var. Bunların %70’i asgari ücretin altında emekli maaşı almaktadır. Sosyal Güvenlikte  esas olan 5 aktif çalışanın bir emekliyi finanse etmesi gerekirken bu oran Türkiye’de 2 ‘ye 1’dir. Her yıl 1.9 milyon kişi yeni işe girerken 1.3 milyon kişide emekli olmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel müdürlüğü döneminde SSK’ın açığı GSMH’ya oranı %1 idi. SGK’nun  şimdiki açığının GSMH’ya oranı ise %5’tir.  SGK  kurumun bu açıkları; gelirlerinin çok büyük bir kısmını  en adaletsiz vergi türü olan dolaylı vergilerden oluşan bütçeden karşılanmaktadır. Bu da dünyanın en kötü gelir dağılımına sahip Türkiye’nin gelir dağılımını daha da kötüleştirmek nedir. Yeni istihdam alanı yaratmadan, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almadan, bütçede dolaysız vergilerin oranını arttırmadan, ne  emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözmek ne düşük emekli maaşlarını  yükseltmek ne kamu çalışanların 3600 ekgösterge taleplerini ne de gelir dağılımını iyileştirmek mümkündür! Bunun ön koşulu ise Neoliberal politikaları red edip,kamu yararını esas alan politikaları yaşama geçirmekten geçmektedir. Bütün bu sorunların çözümü iktidar değişliğini ve emekten yana  siyasi bir iktidarın kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum