CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen İle Özel Röportaj
02 Şubat 2021, Salı 21:13
1. Üniversite okuduktan sonra her gencin hedefi bir meslek sahibi olup iş bulmaktır. Ülkemizde her 4 gençten 1'nin işsiz olduğunu biliyoruz. Yurt dışına bu anlamda beyin göçü yaşanıyor. Siz / sizler olsaydınız beyin göçünü tersine çevirmek için neler yapardınız?
Türkiye’de TÜİK’e göre her 4 gençten biri işsiz, ama gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğunu biliyoruz. Gençler, Türkiye’de özgürce konuşamadığı, özgürce düşünemediği ve özgürce yaşayamadığı için; nitelikli eğitim alamadığı veya saygı gördükleri bir iş bulamadıkları için yurt dışına gitmek istiyor. Gençler artık Türkiye’de hayal bile kuramıyor.
Beyin göçünü durdurmak ya da tersine çevirmek için önce gençlerin neden burayı terk ettiğine bakmak ve o nedenleri ortadan kaldırmak gerekir. Gençleri nasıl mı burada tutacağız? Gençlerin yaşamak istedikleri bir Türkiye’yi inşa ederek. Özgür düşünceyi baskı altına almayacağız. İfade özgürlüğünü getireceğiz. Hızlı ve erişilebilir internet sağlayacağız. Bir avuç kişiye beş maaş ödemek, beş şirkete dolarla garantiler vermek yerine bu kaynakları gençlere istihdam yaratmak için kullanacağız. Eğitimi herkes için bir insan hakkı olarak göreceğiz. Yoksulsanız, bu sizin iyi bir eğitim almanıza engel olmayacak. Teknolojide çağın gerekliliklerini yakalayacağız. Genç girişimcilere destek vereceğiz. Kısacası gençlerin yeteneklerine engel olan değil, gençlerin hayallerini destekleyen bir devlet düzeni getireceğiz.
2. Dünya çapında bizleri etkisi altına alan ve 11 Mart'ta başlayan pandemi süreci birçok anlamda insanları mağdur etti. Uzaktan eğitime erişme imkanı bulamayan öğrenciler, birçok yaşıtlarından eğitimde geri kaldılar. Ne zaman biteceği öngörülemeyen ve yönetilemeyen salgın sürecinin gençleri nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Salgın başlayalı neredeyse bir yıl olacak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve üniversitelerin halen bu sorunu çözmek için hiçbir planı yok. 3 milyondan fazla öğrencinin interneti yok. EBA bildiğiniz gibi “çok kalabalık”. Öğrencilerin, gençlerin psikolojisi ne olacak, söyleyen yok. Belirsizlikten dolayı boş yurtlara, boş evlere ödenen kiralar ne olacak, destek sağlayan yok. İktidarın ilgisi gençlerde ve çocuklarda değil, yoksullarda değil, başka yerde. Çocuklarına tablet alabilmek için tek geçim kaynağı olan ineklerini satan annenin fedakarlığının binde biri devleti yöneten koskoca adamlarda yok. Siz devleti yönetiyorsanız ilk başta yoksulları korumak zorundasınız, ama siyasi iktidar kendisine yakın bir avuç zengini önceledi. Bunun için kuşak genci feda etti. Bu dönemde artan eşitsizliklerin mağduru olan gençlerin bu ülkeye kazandırabilecekleriyle birlikte gençlerin hayallerini de çöpe attı. Bunun faturası yalnızca gençlere değil, tüm topluma çok ağır olacak.
3. Yeni birçok üniversitenin açıldığını görüyoruz. Nicelik artarken nitelik azalıyor açıkçası. Dünya sıralamasında ülkemizdeki üniversitelerin isimlerini de görmek zor... Size göre, eğitimde niteliği artırmak için öncelikli hedef ne olmalıdır?
Her ile bir üniversite projesi, resmi rakamlarda gençlerin işsizliğini dört-beş yıl ertelemek dışında bir amaç taşımıyordu. Boş binalar, kendi alanı olmayan derslere girmek zorunda bırakılan öğretim üyeleri, kütüphanesiz bir eğitimin mümkün olduğuna inanan ve bilimselliği reddeden zihniyetle birlikte üniversitelerimiz elbette dünya sıralamasında yukarılara çıkamıyor. Üniversite niteliğini artırmak için akademik özgürlükleri sağlamak zorundayız. Üniversitelerin mali açıdan, idari açıdan ve bilimsel açıdan özerk olmaları gerekiyor. YÖK’ü kaldıracağız, üniversiteleri demokratikleştireceğiz, rektörlük seçimlerini geri getireceğiz. Bilime ve insana yatırım yapacağız. Boş binalarda eğitim veriliyormuş gibi yapmak yerine evrensel standartları esas almak zorundayız.
4. Bir dönem, gençlerin tarihimizi yeterince iyi kavrayamadığı ve ülkede yaşanıp bitenler hakkında yeterince yorum geliştiremediği düşüncesi hakimdi... Bu algıyı / düşünceyi değiştiren ne oldu? Türkiye'de yaşanan gençlik hareketlerinden örnekler vererek açıklar mısınız?
1980 darbesiyle en büyük darbe sorgulayan gençlere vuruldu. Gençlerin apolitikleştirilmesi projesi çökerken; aslında sorgulayan, düşünen ve harekete geçen yeni bir kuşak meydana geldi. Bu kuşağı birileri görmezden geldi veya gençler siyasetin kurumsal mekanizmalarında kendi taleplerini, kendi gündemlerini görmedikleri için apolitik olarak nitelendirildi. Ama gençler 2013’te Gezi’de, birkaç ay önce YKS’nin geri alınmasıyla Youtube’da, geçtiğimiz haftalarda ise Boğaziçi’nde demokratik talepleriyle; Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere çeşitli siyasi partilerde ise elde ettikleri temsil gücüyle bu bakış açısının ne kadar haksız olduğunu kanıtladı. Büyüklerimizin bu değerlendirmelerinde gözden kaçırdıkları bir şey var: gençler yalnızca geçmişi konuşmak değil, kendi tarihlerini yazmak istiyorlar.
5. Bu ülkenin her şeyden önce umuda ihtiyacı var sanıyorum. İnsanlara ve bilhassa gençlere, hayata tutunmaları ve güzel bakabilmeleri için ne öneride bulunursunuz?
Türkiye’nin mutsuz ve umutsuzlaştırılmış milyonlarca genci, son seçimlerde en çok oy alan siyasi partiden daha kalabalık. Tek başımızayken sırtımıza bindirilen bu ağır yük, işsizlik ve baskılar bizi yalnızlaştırsa da bir araya geldiğimizde siyasetin bizleri görmemesi, bizim sorunlarımıza gözünü kapaması imkansız. Biz tüm zorluklara, şifreledikleri sınavlara, torpili kural haline getirdikleri sisteme, yaşam tarzımızı sürekli baskıladıkları bu düzene, “çalışmak istiyoruz” diyene bile iş imkanı yaratamayan beceriksizliğe karşı hala varız ve buradayız. En karanlık günlerde siyaset bizi çağırıyor, özgürlüğü çağırıyor. Biz en zor zamanlarda müthiş bir ileri görüşlülük ve sabırlı bir örgütlenme ile başarıyı getiren Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyız ve gelmiş olan bizim zamanımızdır. Çağın gereklerine karşı hiç kimse duramayacak. Ben buna inanıyorum ve görev süremin başından itibaren tek tek görüştüğüm yüzlerce gencin gözünde bu güzel ülkeyi aydınlığa çıkaracak olan umut ışığını görüyorum.
