Köyümüze Jeotermal İstemiyoruz

Keşan Kent Konseyi Başkanlığı Boztepe , Türkmen, Kılıçköy ve Akçeşme köylülerinin Jeotermal projesi ile ilgili "ÇED Gerekli değildir " kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali talepli dava dosyasını Keşan Adliyesine teslim ederek bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
28 Ağustos 2025 Perşembe saat:11:00 da Keşan Adliyesi önünde toplanan köylüler ile birlikte saat 11.3o da da bir basın açıklaması yapıldı.Basın açıklamasında, Atatürk'ün dediği gibi;Hattı müdafaa yoktur,Sathı müdafa vardır, O satıh bütün vatandır denildi.Basın açıklamasını Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr Uğur Özdağlı okudu.Özdağlı okuduğu basın açıklamasında,
Sayın yurttaşlar,Boztepeliler, Türkmen, Akçeşme,kılıç köylüler. Keşan’dan desteğe gelmiş dostlarımız Siyasetçiler köylüden, tarımdan söz açınca hep aynı cümleyi söylerler:
“Köylü milletin efendisidir.”
Ama soruyorum size: Bugün köylü gerçekten efendi mi?
Çiftçinin ürettiği buğday, mısır, domates masrafını bile karşılamazken, emeklinin cebinde çay parası yokken, hangi yüzle “efendimiz” diyorsunuz? Siz köylünün yanında değil, köylünün merasında, köylünün tarlasında gözü olanların yanında duruyorsunuz! Halkımız çok iyi hatırlıyor. Kamuoyunda “zeytin talanı yasası” diye bilinen yasayı. Soma’da, Akhisar’da, Manisa’da asırlık zeytin ağaçları söküldü. Binlerce köylünün ekmeği, geleceği hiçe sayıldı. Daha mürekkebi kurumadan yeni düzenlemelerle köylünün malına, besicinin arazisine göz diktiniz. Adına da utanmadan “üstün kamu yararı” dediniz. Soruyorum: Neresi üstün, neresi kamu, neresi yarar?
Bugün pazara gidin. Salçalık domates 30–40 lira. Turşuluk biber 60–70 lira. Bir kilo et almak lüks hâline gelmiş. Köylünün malı, üretimi bu kadar değerliyken siz stratejik olanı ürün değil, özel sektörün jeotermali ilan ediyorsunuz! Uruguay’dan angus, Sırbistan’dan et getiriyorsunuz. Aracıları zengin ediyorsunuz. Ama köylünün maliyetini artırıyor, merasını elinden alıyor, üretimden soğutuyorsunuz. Soruyorum size: Kime hizmet ediyorsunuz?
Boztepe’nin, Türkmen’in, Kılıçköy’ün, Akhoca’nın, Hamzaderesi’nin tarlaları suya kavuşunca mı jeotermal aklınıza geldi? Yoksa siz baştan beri köylünün, besicinin malını “üstün kamu yararı” diyerek özel şirketlere aktarmaya mı geldiniz? Biz çok iyi biliyoruz: Kamu yararı diye dayattığınız şey aslında şirketlerin çıkarıdır. Unutmayın, pirinci, ekmeği, sebzeyi, meyveyi, ayçiçek yağını ucuza bulmak isteyen, önce çiftçinin yanında durmak zorundadır. Besiciyi korumadan, merayı savunmadan sofrada ucuz gıda olmaz! Bugün çiftçiyi, besiciyi yalnız bırakan yarın pazarda bir kilo domatesi, bir litre yağı, bir ekmeği bulamayacak!
Bu toprakların anlamını hatırlayalım. Sakarya Savaşı’nda ordumuz geri çekildiğinde, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti?
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.”
Bugün de o günün ruhunu kuşanıyoruz. Çünkü mesele yalnızca bir mera değil, yalnızca bir ova değil. Mesele vatan toprağıdır.
Toprağı, merayı, ovayı savunmak demek, geleceğimizi savunmak demektir.
Atalarımız kanlarıyla bu toprakları bize emanet etti. Biz de çocuklarımıza, torunlarımıza sahip çıkılmış, korunmuş bir vatan bırakmak zorundayız.
Haydi, köylümüzün, besicimizin yanında dimdik duralım!
Haydi, bu toprakların gerçek sahipleri olduğumuzu herkese gösterelim!
Haydi, “üstün kamu yararı” maskesiyle vatan toprağını şirketlere peşkeş çekenlere karşı sesimizi yükseltelim!
Çünkü biz biliyoruz ki:
Toprağı savunmak vatanı savunmaktır.
Merasını korumak geleceğini korumaktır.
Ve bu mücadele, sadece köylünün değil, bütün milletin mücadelesidir! dedi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.