Kırklareli
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

"UYARIYORUZ , SES YÜKSELTİYORUZ , ÇOCUKLARIN ÇIKARAMADIĞI SES OLUYORUZ , SUSMUYORUZ"

"UYARIYORUZ , SES YÜKSELTİYORUZ , ÇOCUKLARIN ÇIKARAMADIĞI SES OLUYORUZ , SUSMUYORUZ"
haber detay

Kırklareli Kadın Dayanışması yazılı bir açıklama yaparak '' Depremden Etkilenen Çocukların Siyasi, Dini, Maddi Çıkarlar için Kullanılmasına İzin Vermeyeceğiz '' dedi. Yapılan yazılı açıklamada,
 Ülkemiz korkunç deprem dalgalarıyla savrulurken ; canlarımız ,insanlarımız göçük altında hayatlarını kaybederken, göçükten kurtulanlar tüm sevdiklerini ,mal varlıklarını ,anılarını yitirirken zaten korkunç travmalar yaşayan çocuklarımıza, Diyanet kanalıyla daha korkunç senaryolar hazırlanmaya çalışılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı laik yasalar yerine şeri hükümlerle yönetilen bir ülkedeymişiz gibi gayet rahat bir şekilde insanlık dışı açıklamalar yapabiliyor , fetvalar verebiliyor. Tüm ailesini kaybetmiş ,evlatlık… Depremlerin hemen ardından ortaya çıkan korkunç yıkımı gören herkes, bölgedeki çocukların güvenliğinden endişe etmeye başladı. Başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere hiçbir devlet kurumu, kamuoyunun bu sorularını hukuka uygun ve anlaşılır şekilde yanıtlamadı. Çocukların güvenliği ve üstün yararı, kamunun bilgilenme hakkı görmezden gelindi. Hukuka uygun olmayan bilgilerin ortaya saçılmasına devlet tarafından göz yumuldu. Halen depremden etkilenen çocuklarla ilgili bir kayıt sistemi olup olmadığı, Bakanlığın refakatsiz çocuk tanımıyla ne kastettiği, bu durumda olan kaç çocuk olduğu, çocukların bulundukları yerler veya çıkarıldıkları enkazın adresi, çocukların yaş aralığı, sağlık durumu gibi bilgilerinin tutulup tutulmadığı bilinmiyor. Ancak durum bundan ibaret değil. Bakanlık,  ailelerini yitiren tüm çocukların devlet himayesinde olduğunu açıklamasına rağmen bağımsız gazetecilerin haberlerinden anlaşıldı ki bazı depremzede çocuklar devlet dışında bazı tarikat evlerine ,villalarına yerleştirilmişlerdi. Bakanlık çocukların devlet dışı kurumların evlerine, tarikatların yurtlarına yerleştirildiği iddialarına uzun süre yanıt vermedi. Bağımsız sivil toplum örgütleri, bu iddialara dair delilleriyle birlikte arka arkaya suç duyurusunda bulunmaya başladılar. Yapılan suç duyuruları ve toplumsal baskı sonucunda, İstanbul’da 20 ila 60 depremzede çocuğun bir vakıf tarafından “ayarlanan” evlere yerleştirildiği iddiası, Bakanlığın 18 Şubat’ta yaptığı açıklamayla doğrulandı. Durum, çocukların yanında annelerinin olduğu ve Suriyeli oldukları gibi gerekçelerle açıklanmaya çalışıldı. Çocuklara ilişkin yasal düzenlemelerin ve uygulamaların tümü, çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek yapılmak zorundadır. Hukuk dışına çıkılamaz. Refakatsiz, mülteci, yoksul çocukların yasal düzenlemelere aykırı şekilde devlet dışı kurumların, tarikatların evlerine yerleştirilmeleri kabul edilemez. Aile onayının olması veya çocuğun Suriye vatandaşı olması bu durumu değiştirmez. Bakanlık derhal görevini yerine getirerek bu ve benzer durumdaki çocukları devlet kurumlarına yerleştirmeli, tüm süreç kamuoyuyla paylaşılarak şeffaf ve hesap verebilir şekilde yürütülmelidir.Türkiye Cumhuriyeti laik , demokratik, hukuk devletidir. Diyanet, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumudur. Laiklik , Anayasa ,Hukuk karşıtı açıklamalar yapamaz.  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın depremden etkilenen çocukların evlat edinilip edinilemeyeceğine ilişkin bir soruya sitesinden verdiği yanıt skandal olmasının ötesinde suç teşkil etmektedir.Diyanet’in evlatlık ile ilgili açıklamalarındaki ifadeler başta laiklik, hukuk devleti ve eşitlik maddeleri olmak üzere Anayasa’ya, Medeni Yasa’ya ve Türkiye’nin de taraf olduğu çocuk hakları ile ilgili uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır. Ceza Yasa’sı anlamında da suç oluşturmaktadır. “Dinimizde evlatlık müessesi yoktur” denerek evlat edinenlerin ve evlatlıkların durumu, dine aykırı ya da din dışı olarak nitelendirilmektedir. “Kimsesiz çocukları büyütmek üzere yanlarına alanların” bunu “evlat edinme olarak algılamamaları” söylenerek hem var olan böylesi aileler hem de yeni kurulacak evlatlık ilişkileri açısından ayrımcı ve önleyici bir propaganda yapılmaktadır.
• Evlat edinenle evlatlık arasında bir evlenme engeli doğmadığı iddia edilmektedir.
• Evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine (nüfusuna) kaydedilmesine itiraz edilmektedir.
• Evlatlık olarak büyütülen çocukla, evlat edinenler arasında birbirlerine mirasçı olma hakkı da söz konusu değildir diyerek Medeni Yasa’daki miras hakkı yok sayılmakta; çocuklar arasında da ayrımcılık yapılmaktadır.
Medeni Yasa’nın evlat edinenle evlatlık arasındaki evlenme yasağı ile ilgili 129. maddesi, soybağının evlat edinme yoluyla da oluşacağı hakkındaki 282. maddesi ve evlatlığın, evlat edinenin mirasçısı olduğunu düzenleyen 314. maddesi son derece açıktır. Diyanet’in bu düzenlemeleri bilmemesi mümkün değildir. Kaldı ki  DİYANETİN FETVA YETKİSİ YOK AMA YASALARA UYMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR, AKSİ SUÇ ZATEN. DERHAL  ALİ ERBAŞ İSTİFA ETMELİDİR. Devletin sorumluluğu ve bireyler arasındaki ilişkileri düzenlemede tek referans norm hukuktur. Evlat edinmek de dahil toplumsal yaşama ilişkin konularda dini dayanak sunmak, Anayasa’ya ve laiklik ilkesine açıkça aykırıdır. Herkes, kişisel yaşamında kendi inancına göre hareket edebilir ama Anayasa ve hukuk herkesi bağlar. Biliyoruz ki bu açıklama, Diyanet'in çocukların cinsel istismarının önünü açan ilk açıklaması da değil. Daha önce de Diyanet Vakfı yayınlarında “evlilikte alt sınırın kızlarda 9, erkeklerde 12” olarak belirtildiği ortaya çıkmıştı. Bu açıklamaların tümü Ceza Yasası’ndaki suça teşvik, suçu ve suçluyu övme gibi pek çok düzenlemeyi ihlal etmektedir. Diyanet, yıllardır başta kadın ve çocukların hayatları olmak üzere birçok konuda Anayasayı ve yasaları yok sayan, bunlar yerine kimi şeriat yorumlarını geçirmeye çalışan bir politika izlemektedir. Son yıllarda devasa bir bütçe ve örgütlenmeyle ve neredeyse tüm bakanlıklarla yapılan protokoller yoluyla adeta paralel bir devlet yapılanmasına dönüşen Diyanet, açıkladığı fetvalar ile de fiili olarak paralel bir hukuk inşa etmeye çalışmaktadır. Biz buradan laikliğe, anayasaya ,Medeni Kanuna aykırı hareket eden ,çocuk istismarının önünü açan bu açıklamaları yapan, çocukları devlet dışında vakıf -derneklere teslim eden herkes hakkında gerekli hukuki işlemlerin yapılmasını istiyoruz.
  Biz laik , sosyal ,hukuk devletinden Türkiye Cumhuriyeti’nden yana olanlar ,diyanetin başını çektiği gerici ,şeriatçı anlayışlara teslim olmayacağız ,çocuklarımızın takipçisi olacağız .Hiçbir yapının güzel ülkemizi Ortaçağ karanlığına dönüştürmesine izin vermeyeceğiz. Bugün bu depremlerde yıkılan sadece evler değildir , yıkılan karanlık zihniyetler, insan hayatını önemsemeyen zihniyetler ,hukuk tanımaz , biat kültürünü yaymak isteyenler ,önlenebilir her ölümü kader diye pazarlamak isteyen zihniyetlerdir. Biz halkız ,vatandaşız …Toplumsal dayanışmayı ilk günden beri sağladık tüm yaralarımızı sarana kadar devam edeceğiz. Birlikte  el ele ,yürek yüreğe kenetleneceğiz ,yeniden aydınlık yarınları birlikte yaratacağız.
 Kırklareli Kadın Dayanışması olarak   maddi manevi depremzede canlarımızın yanında olduk olacağız. Kendimizi her çocuğumuzdan sorumlu hissediyoruz , ülkemizin çocuklarının hak ettikleri eşit,  adil, insanca yaşamı gerçekleştirmek için mücadeleden ,dayanışmadan asla vazgeçmeyeceğiz.
ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ , ÇOCUKLARIMIZIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ.denildi.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!