Kırklareli
15 Temmuz, 2025, Salı
  • DOLAR
    30.71
  • EURO
    32.91
  • ALTIN
    1967.5
  • BIST
    8994
  • BTC
    49397.326$

Sivas Katliamının 32. yılında Yaşamını Yitirenler Kırklareli'de Anıldı.

Sivas Katliamının 32. yılında Yaşamını Yitirenler Kırklareli'de Anıldı.

 

Kırklareli Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Sivas katliamının 32.yılı nedeniyle Kırklareli Öğretmenevi yanında bulunan Özgürlük parkı önünde bir anma etkinliği düzenlendi.
Etkinlikte yapılan konuşmalarda konuşmacılar  Sivas Katliamı’nı unutmadıklarını, unutturmayacaklarını ve adalet arayışını sürdüreceklerini ve 32 yılında yaşanan katliamı nutmadıklarını ve unutmayacaklarının altını çizdiler.
Basın açıklamasının açılış kaonuşmasını 2021 Tüm Emekliler Sendikası Kırklareli Şube Başkanı Hüseyin Budak yaptı.Budak yaptığı konuşmada,Sivas katliamının 32. yılında yıllardır sürdürülen  adalet için mücadele bitmedi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nde 33 aydın, sanatçı, yazar ve iki otel çalışanı, göz göre göre yakılarak katledildi. Bu katliam; devletin göz yummasıyla, güvenlik güçlerinin seyretmesiyle, nefretin ve cehaletin teşvik edilmesiyle gerçekleşti. Bu yönüyle Sivas Katliamı, sadece bir cinayet değil, bir toplu kıyım, bir insanlığa karşı suçtur. Bu yönüyle Sivas Katliamı, sadece bir cinayet değil, bir toplu kıyım, bir insanlığa karşı suçtur dedi.
Basın açıklamasını CHP Belediye Meclis üyesi İsmail Doğan okudu.Doğan açıklamasında,

BASINA VE KAMUOYUNA!

Yakanları da, aklayanları da, katilleri serbest bırakanları da affetmeyeceğiz! İnsanlık tarihinin en kara, en utanç verici katliamlarından biridir 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı.
Bu topraklarda direnişin simgesi, Alevi inancının hak, hakikat ve adalet yolundaki temel direklerinden biri olan pirimiz Pir Sultan Abdal’ın anısına düzenlenen etkinliklerin dördüncüsünde, Semah dönen gençlerimiz, ozanlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, bu halkın vicdanı ve geleceği olan 33 canımız, 2 Temmuz 1993 Cuma günü Madımak Oteli’nde yakılarak katledildi.
Katillerin sloganlar eşliğinde yaklaştığı, güvenlik güçlerinin seyirci kaldığı, dönemin siyasi iktidarının sessizliğiyle gölgelenmiş bu katliam, sadece Türkiye’nin değil, insanlık tarihinin kara lekesi, bu coğrafyada, farklı olan, inanca, düşünceye, aydınlığa ve insanlığa karşı işlenmiş bir insanlık suçudur. Bu vahşi katliamın üzerinden 32 yıl geçti. Ama ne acımız azaldı, ne de öfkemiz dindi. Çünkü adalet yerini bulmadı. Katillerin büyük bir bölümü cezasız kalırken, ceza alanlar da affedildi, serbest bırakıldı. İnsanlığa karşı işlenmiş bir dava, zaman aşımına uğratıldı. Sivas’ın öncesinde yaşanan katliamlarla da, Sivas’la da, ve sonrası yaşanan katliamlarla da yüzleşilmedi.Yaşanmış hiç bir katliamla hesaplaşılmadı. Hesabı verilmedi. Çünkü katiller, bizzat siyasi iktidarlar tarafından korundu, bu tür cinayetler ve cinayet şebekeleri, gerici, ırkçı, faşist çeteler, örgütler cesaretlendirildi, dolayısıyla katliamlara teşvik edildi. Katiller ve onları koruyup kollayanlar, devlet protokollerinde yer buldu.Sivas Madımak Katliamı, buna verilecek en bariz örnektir. Sivas katilleri ve onları savunan avukatlar, el üstünde tutuldu, ödüllendirildi. Çünkü Sivas’ı yakanlar da, aklayanlar da aynıydı.
Alevi katliamcılarının korunması, saygı görmesinin bir örneği de Suriye’deki Nusayrilerin katledilmesine ses çıkartılmaması, sessiz kalınmasıdır. Suriye, ABD ve emperyalistler, İsrail siyonistleri ile, işbirlikçi islam ülkelerinin desteğiyle, eli kanlı HTŞ cihatçı katillerine işgal ettirildi. Şeriatçı/cihatçı HTŞ katilleri, aylardır, vahşi bir şekilde, silahsız Nusayri Alevilerini katlediyorlar, tecavüz ediyorlar, yakıyorlar, diri diri toprağa gömüyorlar. İktidar, engellemek yerine, katil çetenin başını en yüksek düzeyde karşılıyor ve onurlandırıyor.

Değerli Basın Emekçileri,Sevgili Dostlar!

Katilleri de, bu katliamı planlayanları da, aklayanları da tanıyoruz. Zihniyetlerini biliyoruz. Ülkemizin ve hatta dünyanın geleceğini karartmak isteyen bu zihniyet ile mücadelemiz yeni değildir.
Tarihimiz bu anlayış ile mücadele tarihidir.Tarihin hiçbir döneminde karanlığa teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız.Yüzleşme ve hesaplaşma olmadan, bu topraklara barış da, demokrasi de, özgürlük de gelmeyecektir. 2 Temmuz’un hesabı sorulana kadar, Sivas için Adalet, Herkes için Adalet mücadelemizi, büyüterek devam ettireceğiz.Bugün Sivas’ın katillerinin, Hizbullahçıların salıverildiği, gazetecilerin, öğrencilerin, aydınların cezaevlerinde tutulduğu, halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atandığı bir karanlık dönemden geçiyoruz.Ekonomik ve sosyal kriz, adalet krizi ile gerici ve tekçi bir ablukaya dönüşürken, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin kadınların bedeller ödeyerek kazandıkları temel hakları da, bir bir gasp ediliyor. Demokratik - anayasal hakları kullandırılmıyor. Bu düzenin devamına yönelik, her türden hukuksuzluk olağanlaştırılıyor.Eğitim sisteminde dayatılan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, gerici, tekçi bir kuşatmanın başka bir adıdır. Laik ve bilimsel eğitimin yerine, dinsel ve mezhepçi bir müfredat getirilerek, yeni karanlıklar örülmek istenmektedir. Bu model, yeni katliamların altyapısını hazırlamaktadır.
Sivas’ta yakılan ateşle simgelen bu katliamla, yüzleşmeyen hiçbir iktidar, barış ve eşit yurttaşlık iddiasında bulunamaz.Katliamlar, Alevilerin ve Türkiye halklarının kaderi değildir ve olmayacaktır. Pirlerimizin, yol önderlerimizin, tarih boyunca sürdürdüğü hak ve hakikat mücadelesi, büyüterek devam ettirilecek ve sonunda kaybeden, karanlık zihniyetler olacaktır. Bu ülke ve bütün halklar, özgürleşecek, eşit yurttaşlığa dayalı Laik ve Demokratik Cumhuriyet mutlaka inşa edilecektir.

Değerli Basın Emekçileri!

Yolu Hacı Bektaş’tan, Madımak’tan geçmeyen bir barış, Aleviler için eksik ve adaletsizdir. Alevi sorunu, yüzleşme olmadan çözülemez.Aleviler her daim barıştan yanadır, ancak, yüzleşme ve hesaplaşma olmadan yapılacak her tür "barış", daha baştan çözülmeye mahkûmdur.Bugün, bir yandan da "yeni anayasa" tartışmaları yürütülüyor. Ama o masalarda, yine Aleviler yok, emekçiler yok, kadınlar yok, ezilen kesimler yok!Biz olmadan, yazılan bir toplumsal sözleşme, ne eşit olabilir, ne özgür, ne de kardeşçe olabilir. Aleviler, yalnızca bu ülkenin vicdanı değil, aynı zamanda, kurucu iradesidir. Bu nedenle, yeni anayasada, Aleviler söz sahibi olmalı, yalnızca "konu" değil, özne ve kurucu irade olarak kabul edilmelidir.32 yıl önce Sivas’ta yakılan ateş, bugün hâlâ kalbimizde yanıyor. Ama o küllerin içinden, yeniden birlik, direniş ve umut yeşeriyor. Mücadelemiz, yalnızca geçmişin hesabı değil, geleceğin de savunusudur.

Ve biz Aleviler olarak, buradan sesleniyoruz: Faşist ve gerici kuşatmaya karşı, eşit yurttaşlık, laiklik, özgürlük ve demokrasi için alanlardayız. Karanlığa karşı, aydınlık için alanlardayız. Pir Sultan Abdal’ın yolu yolumuzdur, mücadele mirasını sahiplenmeye devam edeceğiz.İnsanlık kazanacak, karanlık yenilecek, aydınlık kazanacak.
Emperyalizm yenilecek, mazlum halkların birleşik mücadelesi kazanacak.
Savaş ve savaş baronları kaybedecek, barış ve bunun için mücadele eden canlar kazanacak...
Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız.dedi.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!