EMPERYALİZM, DEMOKRASİ VE  ÖZGÜRLÜK  DEĞİL, EGEMENLİK PEŞİNDE KOŞAR

2021 Tüm Emekliler Sendikası Kırklareli Şube Başkanlığı yazılı bir açıklama yaparak EMPERYALİZM, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK DEĞİL, EGEMENLİK PEŞİNDE KOŞAR dedi.
 Tüm Emekliler Sendikası Kırklareli Şube Başkanı Hüseyin Budak izmalı yapılan yazılı açıklamda,    Emperyalist  haydutluk  sisteminin elebaşısı ABD’nin  destek ve himayesindeki  faşist  İsrail  Siyonistlerini, Birleşmiş Milletler üyesi egemen bir devlet olan, İran’a saldırttı.(Tıpki, egemen bir devlet olan Suriye’ye,HTŞ denen cihatçı/şeriatçı  faşist katilleri saldırttığı gibi.) Bu saldırı, uluslararası hukuka ve  savaş sözleşmeleriyle ilgili kurallara aykırı şekilde yapılan  barbarca bir saldırıdır.
   ABD-İsrail işbirliği ile yapılan bu  saldırı, açıkça  dünya kamuoyu ve  halklarına  karşı meydan okumadır. Emperyalist haydutların, bu saldırıya karşı bir tepki göstermemesi,  zihniyetleri gereği  anlaşılır olsa da, elli küsur sözde  islam ülkelerinden, ciddi bir tepki  hareketini  gelmemesi, dinci/şeriatçı rejimler açısından  utanç vericidir.. İslam ülkelerinin bir kısmı,  sessiz kalıp, sevinçten  zil takıp  oynarken, Türkiye dahil bir kısım  ülkelerden gelen sözde kınamalar, hiçbir anlam ifade  etmeyen, yasak  savma türünden , ABD ve İsraili  kızdırmyacak türden  açıklamalardır. Çünkü, Ortadoğu’daki şeriartçı islam ülkeleri/devletleri ulusal bilinç ve  mücadele ile, devlet olamamışlardır. Birinci dünya emperyalist paylaşım savaşının  galip  emperyalist devleti  İngiltere tarafından, çöl üzerinde ,adeta cetvelle  çizilerek  Arap kabilelerine verilmiş, İngilizlere göbekten bağlı işbirlikçi kukla devletlerdir. İkinci dünya  emperyalist paylaşım savaşından sonra da, emperyalist haydutlar dünyasının, yeni çete başı ABD olunca, bu,  sözde  islam ülkeleri, bu defa da, katıksız ABD işbirlikçisi kukla devletçikler oldular, Asla, milli  kimlik ve  onurlarına sahip olamadılar. Herbir  şeriatçı  yönetimler, ABD’ nin  eyalet valisi gibi, milli kimlikten yoksun olarak,  emperyalist/ Siyonist işbirlikçiliğine devam ediyorlar. Petrol dahil, yeraltı, yerüstü kaynaklarını,  emperyalizme peşkeş  çekmeye, kaynaklarını, yarın  kaçıp gidecekleri  emperyalist  ülkelere peşkeş  çekiyorlar.
     ABD /İsrail  saldırısının temelinde, Türkiye’nin de içinde yer aldığı, BOP  var. Türkiye, NATO üyeliği ile birlikte, ekonomik, siyasal, askeri, ticari, diplomatik vb, her yönden, ABD işbirliğine ve yörüngesine girdi. Dünyada ilk kez, Mustafa  Kemal Atatürk öndeliğinde, Emperyalizme karşı Ulusal Bağımsızlık Savaşı veren ve  zaferle çıkan Türkiye’nin, Amerikancı yönetimler  tarafından, bu duruma  düşürülmesi acı ve utanç vericidir. ABD, Türkiye ve  Ortadoğu ülkelerini, elinde tutmak için en önemli silahı din, mezhep, inanç ayrıştırması ve tarikatların yaygınlaştırılması olduğunu tespit etti. Bu yüzden, Türkiye’de, dincilik üzerine  oynadı. Sonunda da,  Laiklik ve  Demokrasi karşıtı, ‘ılımlı islam’ projesi gereği, AKP’ yi iktidar  yaptı. Yeni  Osmanlıcılık hayalleri ile,  İktidarı BOP içine katıp görev  verdi. Bu gün,  Ortadoğu’da olan  her işgal ve  katliam, BOP un uygulanmasının  sonucudur. İktidarın   sorumluluğu  çok büyüktür. ABD/BOP ve Siyonist İsrail’in güvenliği için, İncirlik üssü, Kürecik  radar üstü, Sözde  NATO gerçekte tamamen ABD üslerindeki  çalışmalar, iktidar sayesinde İsrail’e hizmet  veriyor. İsrail’e her türlü savaş, yakıt, demir-çelik malzemeleri dahil, her malzeme ticareti, Türkiye üzerinden yapılıyor. Bu nedenle, iktidarın, Siyonist  işgale ve katliama karşı,  sözde tepkisi samimiyetten ve  inandırıcılıktan uzaktır.
     Bölgenin, sözde  islamcı ülkeleri ve kimi yapıları, ABD/İsrail işbirlikçiliğini gizlemek için, meseleyi  İRAN’ın  mezhepsel durumu  nedeniyle, Siyonist saldırıyı kınamak yerine,  İran  rejimi yıkılsın, demokrasi gelsin  diye alkışlıyorlar. Bunlar emperyalizmi ve katliamı  haklı göstermeye çalışan zavallılık ve işbirlikçiliktir.  İnsanlık tarihinde, hiçbir zaman, sömürgeci egemenler, gittikleri yere özgürlük götürmemiş, tersine  baskı, zulüm ve sömürü götürmüşlerdir

Çünkü; EMPERYALİZM, DEMOKRASİ VE  ÖZGÜRLÜK DEĞİL, EGEMENLİK PEŞİNDE KOŞAR.DEMOKRESİ VE  ÖZGÜRLÜK, HALKIN/HALKLARIN BİRLİĞİ VE MÜCADELESİ İLE KAZANILIR