© Manşet Haber Gazetesi 2021

BM’DEN TÜRKİYE’YE KADININ SOYADI HAKKINA DAİR MEKTUP

 

Kısa adı EŞİK olan Eşitlik için Kadın Platformu yazılı bir açıklama yaptı.
EŞİK tarafından yapılan yazılı açıklamada,Birleşmiş Milletler Kadın ve Kız Çocuklarına Ayrımcılık Çalışma Grubu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne kadınlara soyadı dayatmasını sona erdirme çağrısı yapan bir mektup gönderdi.Anayasa Mahkemesi’nin Medeni Kanun’un “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” hükmünü içeren 187. maddesini eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmesi üzerine, EŞİK olarak pek çok açıklama ve kurumsal başvuru yaptık. EŞİK gönüllüleri Süheyla Doğan’ın ve Avukat Sema Yurtbilir’in AYM’nin iptal kararı yürürlüğe girer girmez “evlenmeden önceki soyadlarını tek başına kullanmak için” nüfus müdürlüklerine, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na ve Kamu Denetçiliği Kurumu’na yaptıkları başvurular olumsuz yanıtlandı. Anayasa’nın 153. maddesindeki, AYM kararları “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmüne rağmen; bütün kurumların AYM kararını göz ardı ettikleri, yokmuş gibi davrandıkları, mahkeme kararına uymamak için direndikleri gözler önüne serildi. AYM kararında tespit edilen, kadınların evlenmeden önceki soyadlarını tek başına kullanmalarına engel olan eşitsizlik ve cinsiyete dayalı ayrımcılık, İçişleri Bakanlığı tarafından nüfus müdürlüklerine gönderilecek tek bir yazı ile çözülebilecekken çağrılarımıza olumlu dönüş yapılmadı. Aksine, siyasal iktidar tarafından TBMM’ye sunulan tekliflerle, iptal edilen hükmün aynısı tekrar yasal düzenleme haline getirilmeye çalışıldı. Bu girişimler, EŞİK Platformu tarafından verilen büyük mücadeleler ve kampanyalarla durduruldu.
Ülke içinde soyadı hakkımızla ilgili mücadelemiz sürerken, Birleşmiş Milletler insan hakları mekanizmalarına da mücadele sürecimizi bildirdik. EŞİK olarak yürüttüğümüz bu kampanyaların bir sonucu da BM Kadın ve Kız Çocuklarına Yönelik Ayrımcılık Çalışma Grubu tarafından Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne bir mektup gönderilmesi oldu.
BM Kadın ve Kız Çocuklarına Yönelik Ayrımcılık Çalışma Grubu Başkanı Laura Nyirinkindi’nin imzasını taşıyan, 19 Mayıs 2025 tarihli mektupta şu değerlendirmeler yer aldı:“Medeni Kanun’un 187 sayılı hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması ve bunun sonucunda ortaya çıkan kadınların evlendikten sonra soyadını düzenleyen yasal ve idari boşluklara ilişkin gözlemlerimizi paylaşmak istiyoruz; bu boşluklar kadınların özerkliğini, saygınlığını, ayrımcılığa uğramama özgürlüğünü, ayrımcılığa uğramama ve toplumsal cinsiyet eşitliği haklarını, kanun önünde eşitlik ve kanun tarafından eşit korunma haklarını, özel hayatın gizliliği hakkını, aile hayatı hakkını ve kültürel hakları ile kendini ifade etme hakkını olumsuz etkileyebilir.”
Mektupta CEDAW, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden beşincisi olan toplumsal cinsiyet eşitliği dahil uluslararası insan hakları sözleşmelerinin gereği olan ayrımcılık içeren soyadı dayatmasına son vermek için konuyla ilgili ne yapılacağına dair Hükümet’ten bilgi istendi. Nüfus dairelerine gönderilecek bir yazı ile sorunun giderilebileceği ifade edildi. Herhangi bir yasa yapma süreci söz konusu olduğu takdirde ise, uluslararası hukukun ve kadınların taleplerinin gözetilmesi ve kadın örgütlerinin sürece katılımının sağlanması gerektiği vurgulandı. İçişleri Bakanlığı’na bir kez daha hatırlatıyor, çağrı yapıyoruz. Anayasa’nın 153. maddesi gereği, AYM kararları herkesi bağlar; bu kararlara uymak zorundasınız! AYM kararına, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve eşitliğe aykırı soyadı dayatmasına derhal son verin!Bakanlığınız ve Bakanlığınıza bağlı müdürlükler, hareketsiz kalarak kadınlara karşı bu hukuksuz dayatmanın devam etmesine neden olmaktadır. Anayasa’ya ve uluslararası insan hakları sözleşmelerine uygun, basit bir genelge ile nüfus müdürlüklerinin nasıl işlem yapacağı belirlenebilir. Yeni bir yasa çıkartılmasının beklenmesine gerek yoktur. Yasal bir sınırlama yoksa, kural özgürlüktür. Ölü taklidine artık tahammülümüz kalmadı.Toplumun yarısını oluşturan kadınların, hangi soyadı ile yaşayacaklarına dair karar verme hakkı kadınların kendilerine aittir. Devlete düşen sorumluluk ise kadınların temel haklarını kullanmaları konusunda zorluk yaratmak değil, aksine hakka erişimi kolaylaştırmaktır. Aylardır sürüncemede bırakılan ve ihlal edilen hakkımız için daha fazla gecikmeksizin harekete geçilmesi gerekmektedir. Hükümeti, BM’ye bu doğrultuda yanıt vermeye davet ediyor ve konunun takipçisi olduğumuzu beyan ediyoruz.
Soyadı mücadelesi gibi, nüfus kütüklerimizin evlilik nedeniyle değiştirilmesi mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz. Av. Gülbahar Yılmaz tarafından açılan bir davada, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun kadınların nüfus kayıtlarının evlendiklerinde eşinin kütüğüne taşınması şeklindeki çağdışı ve ayrımcı 23/2. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidilmiştir. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından AYM’ye götürülen maddenin bir an önce iptalini, kadınların kütük göçüne son verilmesini bekliyoruz.
Tüm ilgilileri hem evli kadınların soyadı hem kadınların evlendiklerinde nüfus kütüklerinin taşınması hem de çocuklarına kendi soyadlarını verebilmeleri konularında, Anayasa’ya ve uluslararası insan hakları sözleşmelerine uymaya davet ediyoruz denildi.
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER